Pakistan’a kalıcı yardım...
Pakistan, Pakistan İslam Cumhuriyeti. Yaklaşık bizimki kadar bir yüzölçümünde yaşayan 173 milyonluk nüfusa sahip, dost ve kardeş ülke...
Dost ve kardeş ülke tabiri, öylesine söylenmiş bir şey değil. Ülkemizin hemen her sıkıntılı durumunda, kendi imkansızlığına bakmadan elinden geleni yapan, hiç değilse yapmaya çalışan bir ülke Pakistan.
1947'de yolunu ayırdığı Hindistan'la başı sürekli dertte olduğu ve dahası, başka bazı gelişmeler sebebiyle, gelirlerinin büyük bir bölümünü askeri harcamalara ayırması yüzünden; nüfus bakımından dünyanın en kalabalık 6. ülkesi olsa da, hayat standartları için kullanılan bütün uluslararası göstergelerde oldukça geri sıralarda bulunan bir ülke.
Gelen haberlerin ortaya koyduğu tabloya göre, Pakistan'da durum çok vahim.
Üç hafta süresince ülkenin büyük bir bölümünü etkileyen seller sebebiyle yaklaşık 30 milyon insan perişan durumda.
Evlerini kaybedenlerin sayısı 4 milyon olarak açıklanırken, insanı yardıma muhtaç olanların sayısı ise 8 milyon...
Sellerin tekrarlaması ihtimalinin yanısıra, süratle tedbir alınamazsa, salgın hastalık ihtimali ve ardından da kitlesel ölümler yaşanması riski mevcut.
Çaresiz bir şekilde dünyadan gelecek yardımları bekleyen Pakistan'la ilgili yardım çalışmalarının beklenenin çok altında kaldığını vurgulayan uluslarası kuruluşlar, vaad edilenlerin gerçekleşmesi ve bu arada yardım sağlayanların biraz daha fedakarlık yapmaları gerektiğini vurguluyorlar.
Vaad edilen ve dolayısıyla beklenen bile gerçekleşemezken, ülkenin gerçek ihtiyacının, sağlanabilen rakamların çok üzerinde olduğu da biliniyor.
2005'de yaşadığı büyük deprem faciasının ardından şimdi de sel felaketiyle karşı karşıya kalan Pakistan, yapılabilecek en ufak yardıma bile muhtaç durumda.
Bilgi almak üzere Pakistan'da uzunca süredir bir proje üzerinde çalışan bir arkadaşımı aradığımda, ülkenin yaşamakta olduğu sıkıntının Türkiye'den bakarak anlaşılamayacak kadar büyük olduğu yorumuyla karşılaştım.
Pakistan'ın gelirlerinin büyük bir bölümünün askeri harcamalara gittiğini, insanların çok fakir olduklarını belirten işadamı arkadaşım, özellikle de tabii afetler sonrası yaşanan yolsuzluklar sebebiyle; yardımların yerine gerektiği gibi ulaştırılması açısından, uluslararası kuruluşlar nezdinde ülkenin sicilinin pek iyi olmadığını, bu sebeple de parasal yardımlardan çok, ayni yardımlara ağırlık verildiğinin altını çizdi.
Sellerin, insanların evlerini yoketmesinin yanında, ekili tarlalaların büyük bir bölümüne zarar vermesi ve bu arada milyonlarca canlı hayvanın da telef olması, Pakistan'ı bekleyen en önemli problem, arkadaşıma göre...
Türkiye'nin dost ve kardeş ülke Pakistan için harekete geçmiş olması sevindirici bir şey. Kızılay, İHH, Cansuyu, Deniz Feneri ve diğer yardım kuruluşlarımız, insanımızın yardımlarını doğrudan ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için ellerinden geleni yapacaklar mutlaka.
Ancak işadamı arkadaşımın anlattıklarına bakılırsa, yapılacak yardımlar ne kadar çok olursa olsun, Pakistan'ın ihtiyacı olduğu kadarını karşılamak mümkün olmayacak...
Yardımlarla ilgili meşhur söz, 'yardıma muhtaç kişilere balık vermektense balık tutmayı öğret' şeklindedir.
Pakistan'a yapılacak yardımların, her nasıl yapılacaksa, bundan sonra karşılaşılabilecek sıkıntılarda da işe yarayabilecek şekilde formüle edilmesi gerek.
Yıllar önce kısmen gördüğüm ve son olarak işadamı arkadaşımdan dinlediğim kadarıyla, bizim belki 30-40 önceki halimizi yaşayan bu ülkeye yapılacak yardımların, bir şekilde kalıcılık taşımasında büyük fayda var...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.