Zekât, muhkem bir farizadır 3
Yine Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz devamla şöyle buyurdu: "Sakın sizden hiçbiriniz kıyamet günü zekâtını vermediği davarını omuzunda bağırır halde taşıyıp gelmesin ve yardım isteyerek: Ya Muhammed! demesin. O zaman ben ona: Ben senin için hiçbir şey yapmaya malik değilim; ben ilahi emirleri tebliğ etmişimdir derim. Yine sizden hiçbiriniz zekâtını vermediği devesini böğürür halde omuzu üzerinde taşıyarak gelmesin ve: Ya Muhammed! demesin. Ben ona: Ben senin lehine hiçbir şeye malik olamıyorum; ben ALLAH Teâlâ'nın emir ve nehiylerini tebliğ etmişimdir, derim." (Buhari, Zekat: 3.)
Ebu Hureyre (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Kim ki, ALLAH kendisine mal verir de o malın zekâtını vermezse, kıyamet gününde zekâtı verilmeyen mal, sahibi için çok zehirli erkek bir yılan suretine konulur. Bu yılanın iki gözü üstünde iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyamet gününde mal sahibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan ağzı ile sahibinin çenesini iki tarafından yakalar. Sonra: Ben senin dünyada çok sevdiğin malınım; ben senin hazinenim, der". (Buhari, Zekat: 3) Ebu Hureyre (R.A.) dedi ki: Bundan sonra Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şu ayet-i kerimeyi okudu:
"ALLAH Teâlâ'nın, fadlından kendilerine verdiğini harcamakta cimrilik edenler, sakın bunun kendileri için bir hayır olduğunu sanmasınlar! Bilakis bu, onlar için bir şerrdir. Onların cimrilik ettikleri şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası ALLAH Teâlâ'nındır. ALLAH ne yaparsanız hakkıyla haberdardır." (Al-i İmran Sûresi: 180)
Bu ahiretteki cezadır. Dünyada ise: Zekâtları, İslâm devleti tarafından zorla alınır, ayrıca cezalandırılırlar. Bu ceza: Zekâtı kendisinden zorla almak, tazir etmek ve zorla malının yarısını almaktır. Çünkü Behz b. Hakim (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Sevabını ALLAH Teâlâ'dan isteyerek malının zekâtını ödeyene mükafatı verilir. Zekâtını vermeyenin zekâtını ve devesinin yarısını, Rabbimiz ALLAH Teâlâ'nın bir alacağı olarak alırız. Zekâttan hiçbir şey Muhammed'in âline helal değildir." (Ebu Davud, Zekat:4, No:1575, 1/494)
İnkâr sebebiyle zekâtı ödemeyen topluluklara karşı savaş açılır. Nitekim ilk halife Hz.Ebu Bekir (R.A.)'in zekât vermek istemeyenlere karşı tutumu bu şekilde olmuştur. Ebu Hüreyre (R.A.) dedi ki: Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin vefatı üzerine, yerine Hz.Ebu Bekir (R.A.) halife seçilip de Araplardan kimileri dinden dönünce, Hz.Ebu Bekir (R.A.) bunlara karşı savaş açtı. Bunun üzerine Hz. Ömer (R.A.), Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Ben insanlarla ALLAH Teâlâ'dan başka ilah yoktur deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim kelime-i tevhidi söylerse, İslâm'ın hakkı olan haklar, cezalar hariç mal ve canını benden korumuş olur. Gerçek hesabını görmek ise ALLAH Teâlâ'ya kalmıştır." buyurmuşken şimdi sen onlarla nasıl savaş edersin? diye karşı çıktı. Hz.Ebu Bekir (R.A.):
ALLAH Teâlâ'ya yemin ederim ki, namazla zekatın arasını ayıranla mutlaka savaşırım. Çünkü zekat, malın hakkıdır. ALLAH Teâlâ'ya yemin ederim ki, Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz verdikleri bir deve yularını bile bana vermekten kaçınırlarsa, sırf bu sebepten dolayı onlarla savaşırım." cevabını verdi. Bunun üzerine Hz.Ömer (R.A.) şöyle dedi:
-Yemin ederim ki, zekat vermek istemeyenlerle savaş konusunda ALLAH Teâlâ'nın, Hz.Ebu Bekir (R.A.)'in kalbine tam bir kararlılık vermiş olduğunu gördüm ve doğrunun bu olduğunu anladım. (Buhârî, Zekat:1, 40; Müslim, İman:32; Ebu Davud, Zekat:1, Tirmizi:İman 1; Nesâî, Zekat:3)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.