Kavram Emperyalizmiyle Zihinlerin İşgali
Zihinlerin işgalinin toprak işgalinden tehlikeli olduğunu daha önce değişik vesilelerle dile getirdik. Zihinleri işgal edilenlerin topraklarının işgali, haklarının gaspı, kendilerine içirilen zehirin bal diye yutturulması kolaydır. Zihinleri işgal edilemeyenlerin toprakları işgal edilse bile onlar o toprakların kendi vatanları olduğunu unutmayacak ve vatanlarına yeniden kavuşmanın mücadelesini bir şekilde sürdüreceklerdir. Hakları ellerinden alınanlar onları geri almanın mücadelesinde ısrarlı olacaklardır.
Zihinleri işgal için seferber edilen ordu medya, silahları da çarpıtılan bilgilerdir. Fakat en çok çarpıtılan kavramlardan yararlanıyor. Zehirin bal diye yutturulması bu yolla mümkün oluyor. Biz de Filistin'deki son gelişmelerle bağlantılı olarak özellikle kullanılan “sivil” ve “barış” kavramlarıyla irtibatlı bir şekilde gelişmeleri tahlil etmek istiyoruz.
31 Ağustos Pazartesi akşamı Filistin'in Batı Yaka bölgesinin el-Halil şehri yakınında, yine bu şehrin göbeğine adeta bir saldırı ön karakolu görevi görmek üzere kurulan Kiryat Arba yahudi yerleşim merkezine giden bir araca saldırı düzenlenmesi üzerine işgalci göçmenlerden 4 kişi öldürüldü.
İşgalcilerin Gazze'ye ve orada abluka altına alınan insanlara yardım götüren Özgürlük Filosu'na saldırılarında öldürülenlerin sivilliğini hiç hatırlamayan Batı medyası ve onun Türkiye'deki uzaktan kumandalı temsilcileri hemen el-Halil eyleminde öldürülenlerin “sivil” olduğu iddiasının arkasına sığınarak Filistin direnişini yoğun bombardımana tuttu.
Biz söz konusu medyanın siyonist katillerin öldürdüklerinin sivilliğini, üstelik o insanların kendi öz yurtlarında meşru haklarına sahip çıkarken veya mazlumlara yardım götürürken öldürülmelerini göz ardı etmesini bir yana koyup Kiryat Arba yerleşim merkezinin ne kadar sivil olduğuna bakalım.
Burası her şeyden önce Filistinlilerden zorla gasp edilmiş topraklar üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla işgalci ve gasıptır. Bu yerleşim merkezinin işgal altındaki topraklara kurulduğu ve kaldırılması gerektiği BM kararlarıyla da tescil edilmiştir. Çünkü Batı Yaka ve Doğu Kudüs üzerindeki İsrail varlığı BM kararlarında da işgal olarak tanımlanmıştır. Ne var ki siyonist işgalciler Doğu Kudüs'ü her taraftan yahudi yerleşim merkezlerinin kuşatmasına alırken, sekiz bin km2'den ibaret Batı Yaka'ya da 250'den fazla yahudi yerleşim merkezi inşa etmiş, buralara da özellikle mutaassıp, saldırgan silahlı “sivilleri” yerleştirmişlerdir. İşte bu silahlı siviller sık sık işgalci askerlerin gözetiminde Filistinlilere, arazilerine, evlerine hatta hayvan sürülerine saldırarak katliamlar, yıkımlar ve tahribatlar gerçekleştiriyorlar. Bütün bunları işlediklerinde “sivil” oldukları Batı medyasının ve onun kuyruğunu takip eden diğer medya organlarının hiç aklına bile gelmiyor. Hatta bütün bu saldırılar, cinayetler ve yıkımlar sıradan olay gibi algılandığı için haber bile yapılmıyor.
Her şeyden önce Filistinlileri ilgilendiren onların kendi topraklarını terk etmesi ve bu zalim işgale ortak olmamalarıdır. İşgale ve saldırılara ortak olan suça da ortaktır. Filistin direnişi orada işgal edilmiş toprağını kurtarmak için mücadele ediyor ve bu işgale ortak, üstelik silahlı ve saldırılara katılan suç ortaklarını “sivil” diye yutturarak Filistin direnişinin meşru mücadelesini karalamaya çalışanların kime çalıştığını da tahmin edebiliriz.
31 Ağustos akşamı düzenlenen eyleme hedef olanların kaldığı Kiryat Arba ise yerleşim merkezinden ziyade saldırı merkezidir. Burası el-Halil'in göbeğine yerleştirilen terör üssüdür. Siyonist devlet Hz. İbrahim Camisi'ni yahudi hâkimiyetine geçirmek ve el-Halil'de siyonist terörün korku havasını hâkim kılmak amacıyla inşa etmiştir. Arafat döneminde imzalanan anlaşmalarda işgal devleti Batı Yaka'da şehir merkezlerinin kontrolünü Özerk Yönetim'e bırakırken Kiryat Arba'yı bahane ederek el-Halil'in yüzde yirmisinin kontrolünü vermedi. Küçük çaplı bir yerleşim merkezi olmasına rağmen boşaltmayı da kabul etmedi. Çünkü orayı görünüşte sivil gerçekte ise milis karakolu olarak kullanmak istiyordu.
Hz. İbrahim Camisi'nde 1994 Ramazan'ının 15'inde sabah namazında secdeye vardıkları sırada insanları topluca şehit eden katil Kiryat Arba'dandı. Barush Goldstien adlı bu kişi normalde sivil bir doktor ama gerçekte insanları namazda otomatik silahlarla topluca katleden eli silahlı bir katildi. Kiryat Arba sakinleri her yıl ölüm yıldönümünde onun mezarına gidip anma töreni düzenlerler. Bunun dışında daha onlarca saldırı düzenlediler. Özellikle Hz. İbrahim Camisi cemaati saldırılarının ana hedefidir. Fakat bütün bu saldırılarda onların sivilliği medyanın hiç aklına gelmez.
Son dönemdeki barış oyunundan ayrıca söz edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.