Allah Rasûlü ve ashabından hayat dersleri
Bir Ramazan ayı daha bitiyor. Kadir gecesi de geçti. İnşaallah bu Ramazan ayı; Kur’ân’ın kadrini, orucun, namazın, infakın kadrini bilip hakkını verenler için rahmet, mağfiret ve cehennemden azat vesilesi olmuştur.
Tüm ömrümüzün Ramazan olması duasıyla, bugün, Allah Rasûlü (s.) ve ashabının öğütlerine kulak verelim.
Önce Rasûlüllah’dan (s.) öğütler: “Cehennemden kurtuluş nasıl olacak ey Allah’ın Rasûlü?” diye soran Ukbe b. Amir’e (r.a): “Diline sahip ol; evini (misafirlere) açık tut; hataların için ağla!” cevabını verir. Öğüt isteyen Ebû Zer’e de (r.a): “Akıl gibi tedbir, günahlardan sakınmak gibi takvâ, güzel ahlâk gibi asalet yoktur.” der.
Hz. Ömer (r.a): “Çok gülenin heybeti azalır. Şakacı olan bu yüzden hafife alınır. Çok konuşan çok hata yapar. Çok hata yapanın hayâsı azalır; hayâsı azalanın ise takvâsı azalır. Takvâsı azalanın da kalbi ölür.”
“Kullar, terk etmek sureti ile bâtılı öldürür, hatırdan çıkarmamak sureti ile de Hakk’ı yaşatırlar.”
Muaz b. Cebel (r.a): “Namaz kıldığın zaman son kıldığın namazmış gibi huşû içinde ol. O namazı bir daha ebediyen kılamayacağını düşün. İnsan iki iyilik arasında ölür: biri, yaptığı; diğeri de yapacağı.”
Abdullah b. Mesud (r.a): “Sizler geçip gitmekte olan gece ve gündüzün içindesiniz. Ömrünüz devamlı eksiliyor. Yaptığınız ameller yazılıyor. Ölüm ansızın gelebilir. Hayır ekmiş olanın saadet biçeceği zaman yakındır. Şer ekenin de nedamet biçeceği zaman yakındır. Herkes ektiğini biçer… Hayır için verene Allah da verir. Şerden korunmak isteyeni Allah da şerden korur.”
Selman-ı Farisi (r.a): “Ölüm peşinden geldiği halde dünya için uzun emeller besleyenlere, hep denetim altında olan gafillere, Rabbinin rıza veya gazabını kazandığını bilmeden kahkaha ile gülenlere gülerim.”
Ebû’d-Derdâ (r.a): “İnsanları, Rablerinden önce muhasebe etmeyiniz. Ey Ademoğlu, sen kendini düzelt! Başkalarında gördüklerini tenkit eden kimselerin hüzünleri, kederleri artar ve kinleri sona ermez.”
“Şu üç şeyi yapmazsanız, değeriniz düşmez: Başınıza gelen belâlardan şikayet etmeyin. Ağrı ve sızılarınızdan yakınmayın. Kendinizi temize çıkarmayın.”
Ebû Zer (r.a): “Ölmek için doğuyorsunuz. Harabe olması için imar ediyorsunuz. Geçici olanlara karşı hırs gösteriyorsunuz da ebedi olanı ihmal ediyorsunuz. İstenmeyen üç şey ne güzeldir: ölüm, hastalık ve fakirlik.”
Huzeyfe b. El-Yeman (r.a): “Dört türlü kalp vardır: Kilitli kalp; bu kâfirin kalbidir. İkiyüzlü kalp; bu münafığın kalbidir. İçinde etrafını aydınlatan bir kandil olan temiz kalp; bu müminin kalbidir. İçinde iman ve nifak bulunan kalp; orada iman, temiz suların suladığı ve büyüttüğü bir ağaç gibidir; nifak ise, kan ve irinin azdırdığı yara gibidir; iman ve nifakın hangisi ağır basarsa, kalp o tarafa döner.”
Übey b. Ka’b (r.a): “Mümin, dört haslete sahiptir: Başına gelen belaya sabreder. Verilirse şükreder. Konuştuğu zaman doğruyu söyler. Allah tarafından yaratılan beş nur arasında dolaşır: -Allah (c.c), Kitab’ında ‘nûr üzerine nûr’ (Nûr 24/35) buyurmuştur.- Müminin konuşması nur; ilmi nur, girdiği yer nur, çıktığı yer nur, Kıyamet’te varacağı yer nurdur. Kafir de beş karanlık içinde dönüp dolaşır: konuşması karanlık, ilmi karanlık, girdiği ve çıktığı yer karanlık, Kıyamet’te varacağı yer yine karanlıktır.”
Zeyd b. Sabit (r.a): “Allah, dili kalbe tercüman yaptı. Kalbi, dilin kendisine boyun eğdiği ve dile ilham veren bir kap, bir murakıp yaptı. Kalp dilin üstünde olduğu zaman yapıcı ve doğru söz çıkar, dilde sürçme ve kayma olmaz. Kalbi dilinin önünde olmayan kimse hilm sahibi olamaz. Kişi, sözü diline bırakır, kalbine muhalefet ederse, kendini rezil eder; sözünü hareketleri ile uygularsa, doğru ve yerinde konuşmuş olur.”
Ebû Ubeyde b. El-Cerrah (r.a): “Eskiden yapmış olduğunuz günahları, yapacağınız yeni iyiliklerle telafi ediniz. Eğer bir günah işler de sonra iyilik yaparsanız, umarım o iyilik kötülüğü bastırır hatta yok eder.”
Abdullah b. Abbas (r.a): “Günahı aleni yapmak, günah işlemekten daha büyük günahtır. Günah işlerken sağındaki ve solundaki (insan, melek)lerden utanmaman, o günahı yapmaktan daha büyük bir günahtır… Yapmayı başardığın günah sebebiyle rahatlaman, o günahtan daha büyük bir günahtır… Yazıklar olsun!”
Abdullah b.Ömer (r.a): “Kişi, baki olanı fani olana tercihi akıllılık saymadıkça hakiki imana sahip olamaz.”
Hz. Ali’nin oğlu Hasan (r.a): “Biliniz ki: Hilm ziynettir ve mertliktir; acelecilik akılsızlıktır; yolculuk insanı zayıflatır; kötülerle düşüp kalkmak ârdır; fâsıklarla düşüp kalkmak başkasının şüphesini celbeder.”
Cündüb el-Beceli (r.a): “Allah’a muhalefetten sakınınız. Kur’ân okuyunuz; çünkü Kur’ân, sıkıntı ve ihtiyaç içinde olanlar için karanlık gecelerde nûr, gündüzleri de ışıktır.”
Ebû Ümame (r.a): “Ey insanlar! İyilikleri ve kötülükleri bölüştüğünüz bir yerde günleriniz geçiyor. Yakında buradan başka bir yere göç edeceksiniz. (Mezarı işaret ederek) Burası yalnızlık diyarıdır; karanlık bir evdir…”
Abdullah b. Büsr (r.a): “…Her geçen gün ve gece ömrünüz kısalıyor. Yaptığınız her iş kaydediliyor. Onun için, sanki yarın ölecekmiş gibi (Ahiret hayatına) hazırlanınız.”
Ramazan Bayramı’nın, ümmetin topyekun dirilişi ile nice hayır ve bereketlere vesile olmasını diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.