İstanbul'u yönetenlerin en çok sevdikleri ve her fırsatta tekrarladıkları sözü, vaktiyle Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart söylemiş:

"Eğer dünya tek ülkeden ibaret olsaydı, başkenti İstanbul olurdu."


* * *
Dünya iki yüz yıl önceki dünya değil, İstanbul da iki yüz yıl önceki İstanbul değil.

Boğaz'dan ve köprülerin altından çok sular aktı.

Çehreler değişti; hem şehirlerin, hem insanların çehresi.

Ama bu söz hâlâ geçerli.

Aksini iddia eden, İstanbul'u görmemiş demektir.

Görse de yaşamamış, yaşasa da anlamamış demektir imparatorluklara başkentlik yapmış bu şehri.

Napolyon'un tespiti, yüz yıl sonra çok daha anlamlı olacak gibi görünüyor.


* * *
Kehanet saymazsanız, gönlümden geçenleri, birkaç madde halinde sıralamak isterim.

Şimdi çarpık görünen yapılaşma zamanla değişecek.

Plansız programsız muhitler düzene sokulacak.

Çevre düzenlemesinin önemi gittikçe daha iyi kavranacak.

Sadece binalar değil, şehir bütünüyle çok şık hale gelecek.

Sokaklar, caddeler, ana yollar, ara yollar, parklar, bahçeler, iş merkezleri, kültür, sanat ve eğitim merkezleri, spor alanları, dünyanın en güzel şehrine yaraşır şekilde ele alınarak yeni baştan inşa edilecek.


* * *
Bu hayalin gerçekleşmesi için, ilk önce, böyle bir şeyin ihtiyaç olduğunu fark etmek gerekiyor.

Galiba o aşamayı geride bırakmak üzereyiz.

Diyebiliriz ki bizden sonraki kuşaklar, çok daha güzel bir İstanbul'da yaşayacak.


* * *
"Olası deprem" diyerek başlayan haber metinlerine sinir olduğum için, "Olmayası deprem" demek ve o ürkütücü ihtimalden söz etmek istiyorum.

İşte öyle bir ihtimalde binlerce evin yıkılacağı ve çok can kaybının olacağı bilindiği için, ciddi boyutta tedbirler almak gerekiyordu.

Ancak alınması düşünülen tedbirlerin önünde yetki karmaşasına yol açan engeller vardı.

Geçen gün Sabah'ta yer alan haberden bu engellerin kalktığını öğrendik.


* * *
"Kentsel dönüşüm projelerinde bireysel itiraz hakkı kalktı, belediyelere süper güç verildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de 1 milyon binayı ilgilendiren ve İstanbul haritasını değiştirecek 30 proje için düğmeye bastı."

Fakiri bu kadar sevindiren bir haber olmamıştı ne zamandan beri.

Kendi mülkünde olan ama mevzuata aykırı yapılanlar, kendi mülkü dışındaki bir arsaya yapılan konutlar ve afet riski altındaki yerler yıkılarak, yerlerine depreme dayanıklı modern yerleşim alanları inşa edilecek.


* * *
Sistem şu şekilde işleyecek:

Bir bölge öncelikle kentsel dönüşüm alanı ilan edilecek.

Daha sonra belediye projesini açıklayacak.

Hak sahipleriyle görüşmeler başlayacak.

Apartman veya semtte yüzde 51 çoğunluk yeterli olacak.

Kiracılara, yeni yapılacak konutlardan satın alma hakkı verilecek.

Arazi sahibi ise kendisine arsası karşılığı oranında yeni yerden konut verilecek.

Konut istemezse arsasının karşılığında para ödenecek.

Yıkılacak bina gecekondu ise hiçbir ödeme yapılmayacak.

Ancak kiracılara tanınan konut satın alma hakkı, onlara da tanınacak.

Bütün bunlar için geç bile kalındı. Yıllar önce yapılmalıydı.

Fakat buna da şükür. Haydi hayırlısı.