Deniz Gezmiş ve arkadaşları, en çok hangi sloganı atıyorlardı?
Sevgili okuyucular, "Devran dönüyor. Son dönemde yaşadıklarımız sürrealist bir filmden alınma sahneler değil, gerçeğin ta kendisidir!" diye yazıyorum, dört yıldır...
Devran, hem de nasıl hızla dönüyor.
Son örneklere bir bakalım...
Başbakan Erdoğan'ın Çin Başbakanı ile sekiz anlaşmaya birden imza attığından, iki ülke arasındaki ticarette "Lira ve Yuan'ın" kullanılacağından, doların devre dışı kalacağından bahsediyordu, geçen cumartesinin gazete manşetleri...
Erdoğan "Çin'le ilişkilerimizi stratejik işbirliği seviyesine yükseltmek istiyoruz" diye konuşuyor!
Üstüne...
Türkiye Çin'le Konya'da ortak hava tatbikatı yapıyor.
Ankara, Çin kartını açıyor.
Yani? ABD-İsrail tandemine bir kez daha hareket çekiliyor.
*
Kısa süre önce, Konya'daki hava tatbikatından İsrail'in şutlandığını unutmuş olamazsınız.
Türkiye'nin, Konya'da 20 Eylül-4 Ekim arasında Çin'le hava tatbikatı yapması, ABD-İsrail kalesine atılan tarihi bir goldür. Tatbikata Pakistan'ın yanı sıra "Tarihinde ilk kez" İran'ın da destek verdiği ise, dünkü Hürriyet'in manşetine taşınmıştı.
"İçimizdeki İliştirilmişler" takımı, tüm bu gelişmelere acayip bozuk çalıyorlar; ama çaktırmamaya gayret ediyorlar.
Türkiye'nin ABD-İsrail Hattı'ndan kopmuş olduğu gerçeği...
Her geçen gün biraz daha görünür hale geliyor, daha iyi anlaşılıyor.
*
Çin'le ilişkilerde alınan mesafeye bakarsak, hava tatbikatı dahil son gelişmeler, Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılma sürecinin önünü açmıştır, diyebiliriz.
Şanghay İşbirliği Örgütü, NATO'nun alternatifidir.
NATO, Türkiye'de son birkaç yıldır, hiç olmadığı kadar sorgulanıyor.
Gürcistan Krizi esnasında, Türkiye'nin NATO'da ABD politikasına karşı hareket ettiğini de hatırlatırım.
Şu kadarını söyleyeyim: Önümüzdeki yıllar, Türkiye'nin NATO'da kalıcı olmayacağını hepimize gösterecektir.
*
Son dönemde Türkiye-Rusya ve Türkiye-Çin ilişkileri stratejik ortaklık düzeyine yaklaşmış durumdadır.
Türkiye-İran ilişkileri ise şimdiye kadar hiç olmadık seviyede yakınlaştı.
Bütün bu gelişmeler, Türkiye'nin ABD-İsrail hattından bağımsızlaşmasıyla bir başka deyişle "Ankara Ekseni"ne oturması ile hayata geçmiş bulunuyor.
Mesela, ABD, yedi yıldır İran'ı vuramıyorsa; bunun temel sebebi Türkiye'nin yeni konumudur.
Türkiye, BM'de İran'a yönelik yaptırımlara "Hayır" oyu verdi.
ABD, 2006 baharında ise Suriye'yi vurmak istemiş; ancak karşısında Ankara'yı bulmuştu.
Ankara-Şam ilişkileri de, son dört-beş yıl içinde "tarihte hiç olmadığı kadar" ileri bir seviyeye ulaştı.
*
ABD'nin küresel hakimiyeti, son on yılda büyük yara aldı. Bu "hakimiyet" her geçen gün biraz daha sınırlanıyor.
2010'da, ABD artık Ortadoğu'da eski belirleyiciliğini yitirmiş durumdadır. Bunun temel sebebi, Washington'ın Ankara'yı kaybetmiş olmasıdır.
ABD'ye bağlı-bağımlı "Gizli Devlet" yapılanmasını ve onun operasyonel (alt) örgütü olan Ergenekon'u tasfiye eden...
"Yeni Ankara" iradesidir.
*
Ankara'nın, son dönemde, bir yandan kararlılıkla Ergenekon Operasyonu'nu yapıp; bir diğer yandan da İran-Rusya ve Çin'le hiç olmadığı seviyede yakınlaşmış olduğunu görüyoruz.
*
ABD menşeli-İsrail destekli Ergenekon örgütünü "Rusya-Çin yanlısı" gibi sunan...
Ergenekon Operasyonu'nu "Amerika, kendi örgütünü temizliyor" diye "izah" etmeye çalışan...
Böylelikle, Washington'un Türkiye'de hala "hakim irade" olduğunu iddia eden kimi liberal ve muhafazakar kalemlerin kamuoyunu yanılttıkları artık ayan beyan ortadadır.
Son olarak, Türkiye'nin "Çin kartı"nı açması, bu çizgideki isimleri bir kez daha tekzip etmiştir.
*
Amerikalı uluslar arası hukuk profesörü Richard Falk birkaç gün önce İstanbul'da katıldığı bir toplantıda "Türkiye, şimdi tamamen bağımsız bir dünya gücüdür" diye konuştu ve Türkiye'nin son dönemde sağladığı yeni konumu öne çıkardı.
Artık Amerikalılar da, her bir vesile ile bu gerçeği teslim etme ihtiyacı duyuyorlar...
Çünkü, bu "kaçışı olmayan" bir hakikat!
*
Bir zamanlar, Deniz Gezmiş ve arkadaşları "Tam Bağımsız Türkiye" diye slogan atıyorlardı.
Şimdilerde ise "Ankara'daki Yıllanmış Washington"u tasfiye edip bağımsızlaşmış bir Türkiye var...
Hal böyle iken...
Deniz'lerin günümüzdeki siyasi takipçilerinin ezici çoğunluğu ise Amerikan Yapımı Ergenekon'a itina ile sahip çıkıyorlar!
"Tarihin İronisi"dir, bu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.