Tandem
Üniversitelerdeki türban sorununu çözmek için AKP'nin başlattığı muhalefet turundan birkaç dakika sonra, Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya "siyaset sahnesi"ne çıktı; yasama artı yürütmenin görev ve yetki alanına müdahale etti!
Abdurrahman Bey, vaktiyle başörtüsü yasağını koymuş olan "Kaybeden" Statüko'nun hesabına...
Meclis'e, siyasi partilere talimat vermeye kalkışıyor!
*
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın müdahalesinin ardından, CHP ne yapıyor?
Türban görüşmelerinde yan çiziyor!
CHP'nin türban meselesini çözme hususunda samimi olmadığı bir kere daha anlaşılıyor.
O vakit, akla gelen nedir?
CHP'nin "Türbanı biz çözeriz" çıkışıyla...
Çözüm istiyor"muş gibi" yaparak, oynadığı rolle...
Yargıtay Başsavcısı'nın "müdahalesi"ni birlikte düşünmek gerekiyor!
*
CHP, çözümsüzlüğe yatmakta gecikmedi.
AKP görüşmelere başlar başlamaz...
CHP, niyetini açık etti.
Yalçınkaya'nın müdahalesi, CHP'nin "geri çekilmesi"ne "konforlu bir bahane" de oluşturacak!
*
Bu arada, Kemal Kılıçdaroğlu ne ile meşgulmüş, onu da öğrenmiş olduk!
Türban konusunda çözüm için yedi adet koşul ileri sürdü, Kemal Bey...
Yani, şaşırtmadı.
Dokunulmazlık maddesi bile var, bu koşullarda!
Kemal Bey, "Türbanı biz çözeriz" şeklindeki çıkışının samimi olduğunu göstermek zorunda...
Ne var ki, CHP lideri...
Attığı her adımda "çözüm"den uzaklaşıyor...
İnandırıcı da olamıyor.
*
Türban gündeminde, statükocu-yasakçı cenahtaki sahnenin perde arkasına bakarsak...
Önder Sav ile Abdurrahman Yalçınkaya'nın "tandem" oynadıklarını görebiliriz!
Başörtüsünün de dahil olduğu belli başlı mevzularda "Bir ileri, iki geri"yi neredeyse seriye bağlayan Kemal Bey ise Önder Sav'ı aşamıyor.
*
CHP lideri, kısa bir süre önce Milliyet'e -türbanla ilgili olarak- aynen şöyle demişti:
"Anayasa'da ve YÖK Yasası'nda yasaklayıcı bir hüküm yok. Konu, Anayasa Mahkemesi'ne götürüldüğü için yasak kararı çıktı!"
Kemal Bey, bir hakikati dile getirirken, diğer bir yandan da türbanla ilgili anayasa değişikliğini AYM'ye götürenler arasında kendisinin de bulunduğunu nedense hatırlamak istemiyordu!
CHP lideri, aslında bu sözleriyle...
Olay yerinde muhteşem bir kanıt bırakmış oluyor:
Yani?
Anayasa'da hüküm olmamasına rağmen...
"Statüko'nun Partisi" CHP arzu ettiğinde, koşturduğunda, Anayasa Mahkemesi'nden türban aleyhine karar çıkartmak hiç de zor değilmiş!
Demek ki...
CHP, Anayasa Mahkemesi'nin yakın akrabası!
*
Şimdi, bakın ne diyeceğim?
Kemal Bey'in bu sözleri, Yargıtay Başsavcısı'nın türbanla ilgili çıkışının temel gerekçelerini de zor durumda bırakıyor!
*
Yalçınkaya, "Anayasa Mahkemesi'nin, Danıştay'ın ve AİHM'nin aksi yöndeki kararlarına rağmen, üniversitede türbanın serbest bırakılması yönünde düzenleme yapılmasının sorumluluğu siyasi partilere ait olacaktır" diyor, ya...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın, türban yasağını "temellendirmeye çalışırken sıraladığı" gerekçelerin tamamı geçersizdir.
Hem Anayasa'da, hem de YÖK Kanunu'nda türban yasağı yok...
Türbana serbestlik getiren yasa değişikliğinin AYM'de iptal edilmesi de Anayasa'ya aykırı...
Bu konuda yakın geçmişte yapılan düzenlemenin AYM'ye götürülmesinin yanlışlığını ise bugün CHP lideri bile itiraf ediyor!
*
AİHM'nin türbanla ilgili birkaç yıl önceki kararına gelince; bu türban aleyhtarı karar, Türkiye'deki yasak için asla emsal teşkil etmez, edemez.
Etmedi de, zaten...
AİHM'nin o kararından sonra...
Avrupa'nın "laikliğe bağlılığından hiç kimsenin kuşku duymadığı" üniversitelerinin hiçbirinde türban yasağı uygulamasına başlanmadı!
O üniversitelerde, türbanın yasaklanması hiçbir zaman söz konusu dahi olmadı.
*
Dolayısıyla...
Yalçınkaya'nın "Türbanla ilgili bir düzenleme laikliğe aykırıdır" şeklindeki tezi de dayanaksızdır, temelsizdir.
Ezcümle, kimse çıkıp da bize hikaye anlatmasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.