Şifa Allah’tandır
Allah (c.c.) şifasını yaratmadığı hiçbir hastalığı mübtelâ etmez. Her hastalığın tedavisi vardır. İnsan sebeplerine sarılarak hastalığına şifa aramalıdır. Bugün reçete ile satılan ilâçların beklenen tedaviyi gerçekleştirmediği, çaresiz kalmadıkça kesinlikle kullanılmamalı ifadeleriyle Tıp Fakültelerinde profesörler tarafından öğrencilere telkin ediyorlar.
Tabiatta bütün hastalıklarımızın devası vardır. Bunlar bazen yediklerimiz, bazen içtiklerimiz, bazen de kullandıklarımız hepimiz için şifa oluyor. Yeter ki, biz bunları bilinçli yapalım.
Teheccüd namazının kalb hastalıklarına, abdestin göz ve damar hastalıklarına, düzenli namaz kılmamızın bütün hastalıklarımızın devasına daha da önemlisi bir çok hastalıkların oluşmasını önlediğini ülkemizde kaç kişi biliyor.
Burada Rukiye (nefes etme) ile ilgili tedaviden bahsetmek istiyorum.
Hz. Aişe (r.anha) anamıza:
"- Rasûlüllah hastalandığında ne yaptı?" diye sorulduğunda cevabı şu oldu:
"- Rasûlüllah hastalandığında kendi üzerine Muavvizât (Felak ve Nas) surelerini okumak itiyatında idi. Hastalığı şiddetlendiği zaman onu ben okur ve elinin bereketini ümit ederek kendi eliyle kendisini meshederdim."
Osman bin Eb'ul-As, Peygamberimize uzun zamandır bedeninde var olan ağrıdan bahsetti. Efendimiz (s.a.v.) bu zâta şu talimatta bulundu:
"Elini ağrıyı hissettiğin yere koy. Üç defa bismillâh de. Yedi defa da Eûzü billahi ve kudretini min şerri ma ecidu ve ühaziru (= Hissetmekte olduğum ve sakınıp sığınmaya çalıştığım şeyin şerrinden Allah(a ve O'nun kudretine sığınıyorum.) de buyurdu.
Hz. As. (r.a.) diyor ki:
Ben bana Rasülullah (s.a.v.)'in dediği şekilde yaptım. Allah (c.c.), bendeki bu ağrıyı aldı.
Bir başka olayı hz. Aişe (r.anhe) anamız şöyle nakleder:
Bir kimse hastalandığı zaman Rasûl-ü Kibriya (s.a.v.) onu sağ eliyle mesheder ve şöyle derdi:
Ey insanların Rabbi!
Şu hastalığı gider...
Şifa ihsan et...
Ancak sen şifa vericisin...
Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur.
Ya Rabbi!
Bu hastaya öyle bir şifa ver ki, hasta üzerinde hiçbir hastalık izi kalmasın... ( Ezhibi'lbâse Rabbe'n-nâsi ve'şfi ente'ş-şâfi La şifâe illa şifâuke, şifâen lâ yügadiru sakamen...)
Nazar değmesi halinde şifa nefes etmektir.Nazar değmesi ilâç ile geçmez. Ancak nefes etmekle geçer.
Ümmü Seleme (r.anhe) anamız şu bilgiyi veriyor:
- Rasûlüllah (s.a.v.) odasında yüzü sararmış bir kız çocuğunu görünce:
Bu kızcağızı okutunuz, buna nazar isabet etmiştir, buyurdu.
Kur'ân-ı Kerim'de birçok ayetlerde zikredilmektedir ki, herkesin Allah (c.c.)'a sığınarak kendisi ve başkaları için okuması/dûâ etmesi meşru olmaktan da öte bir emirdir.
"Herşeyin devası vardır" beyanı gereğince tedavi aramak gerekir. Ancak şifanın sebeplerden değil, Allah'tan bilinmesi gerekir.Duânın ne büyük tedavi olduğunu bilmek ve insanlara gıyapta dua etmeye ihmal etmemek gerekir. Bu hepimiz için bir vazifedir. Bunda hastalıklarımız için devâ da vardır. Hepinize âcil şifalar diliyorum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.