Al birini vur ötekine!..
CHP'deki gelişmelerin belki de en ilgi çekici tarafı, biraz daha halka yaklaşarak, önümüzdeki seçimlerde biraz daha fazla oy almak niyetiyle yapılmaya çalışılan bazı girişimlere engel olmaya çalışanların tutumu.
Onlar, bulundukları yer ve takındıkları tavırdan o kadar eminler ki, anlayış ve değerlendirme açısından kendilerinden fersah fersah ilerde olan halkımızın, fikir ve düşünce planında mümkün olduğu kadar geriye doğru gelmesini ve kendilerine ram olması gerektiğini düşünüyor; bunun olmayacağının farkına varıp, olması gerekeni yapıyormuş gibi gözükerek halkı ikna etmeye çalışanları bile hazmedemiyorlar.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun bazı açıklamaları sonrası başlayan gelişmelerde, gündemdeki en önemli problemlerden birisi olan başörtüsü konusunda CHP'nin 'açılım yanlısı' gözükmeye çalışan ekibinden çıkan ve her birisi 'evlere şenlik' olduğu için, sıkıntıya maruz kalanlar tarafından bıyık altı gülümsemelerle karşılanan fikirlerle tanışmıştık yakın geçmişte.
Güya meseleyi bilimsel yollarla halletmeye soyunan CHP'li ekibin, 'araştırıp soruşturduk, saçın illa da tamamının kapanması aslında şart değilmiş' önkabulü ile başlayıp, İran ve Pakistan örneklerini gündeme getirerek; başörtüsü problemini çözmeye değil, değişik bir yaklaşımla başörtüleri çözdürmeye çalışmaları, alay konusu olsa da; bu türden açıklamalara bile şiddetle karşı çıkan derin CHP'yi de görmüştük hep beraber.
Şimdi açılım yapıyormuş gibi gözükerek kendilerine daha fazla insanın oy vermesini sağlamaya niyetlenen bir kadro ile, açılım kelimesinin hemen bütün tedailerinden nefret ettiği anlaşılanlar arasında yaşanan kıyasıya bir savaşa şahit oluyoruz hep beraber...
CHP'nin yaşamakta olduğu sürecin, ülke siyasetini yeniden dizayn etmeye soyunan çevrelerin bir marifeti olduğuna dair kanaatlerde haklılık payı olabilir. Ancak zahirde gözüken şey, kendi aralarındaki tartışmalarda geldikleri noktanın, halkımızın geldiği seviyenin hâlâ çok gerilerinde olduğu gerçeği.
Türkiye çapında; evde, işte, okulda, tarlada... hiçbir yerde insanımız arasında en ufak bir problem teşkil etmeyen hususları, hâlâ birer mesele olarak kabul edip, bunların çözümü olarak da mutlaka kendi dar ve sığ bakış açılarının kabul edilmesi gerektiğini düşünenlerden oluşan bir yapı bu...
Motivasyonlarını her ne oluşturuyorsa, hayatın gerçeklerini görmelerine ve buna göre birtakım değerlendirmelerde bulunup, hem kendilerini ve hem de insanımızı rahatlatabilecek formüllerle de hiç işleri olmuyor.
Derin ve sığ olanı ile CHP, insanımızın öteden beri yaşamakta olduğu gerçeklerin zerre kadar farkında olmadığını ve siyaseti hep kendi merkezinin dört duvarı arasında yapmaya alıştığını ortaya koyuyor sürekli olarak.
Bu ülkede yaşayan milyonlarca insan nasıl yaşar, ne düşünür, ne ister, ne istemez... ve benzeri sorular ve bunlara verilecek cevaplarla oluşturulması gereken bir siyaset tarzı yerine; biz ne düşünüyor ve ne istiyoruz sorularına kendi kendilerince verilmiş cevaplara göre bir hayat yaşanabileceğini zannedebiliyorlar hâlâ...
Bu ülkede yaşayan kadınların yüzde 70'inin başörtü kullandığını bilmeden; daha da vahimi, bildiği halde başörtüsü karşıtı söylemler geliştirerek siyaset yapmaya çalışan derin CHP ile güya meseleyi halletmeye soyunup; meseleyi, işi öğrenmeden hilelerini öğrenerek çözebileceğini zannedenlerden oluşan bir CHP arasında temelde ne gibi bir fark vardır ki?..
Özeti şu: Al birini, vur ötekine!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.