Avanta(j)lar dünyasında başörtüsü
Geçtiğimiz hafta Milliyet'te yayımlanan “din, laiklik ve türban” konulu araştırmanın sonuçlarını ve nedenlerini tartışmak üzere katıldığım televizyon programlarında başörtülü veya türbanlı sayısının iddia edilen artışında AKP'nin iktidarda bulunmasının ne kadar etkili olduğu sıkça gündeme geldi. Belli ki, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın yanı sıra birçok AKP milletvekili ve bürokratının eşlerinin başörtülü olmasının başörtüsünün tercih edilirliğini artırdığı düşünülüyor.
Başörtülü veya türbanlı sayısında gerçekten bu dönemde bir artış gerçeklere uyuyorsa, bunun nedenlerini ilk mülahazada AKP iktidarına bağlamak, akla ilk gelen açıklama olarak, çok kolay olabiliyor. İktidardakilerin yaşam tarzlarının belli bir toplum kesimi için özenti artırıcı bir etken olduğu, basit bir sosyolojik kuraldır doğrusu, ama bir yandan zaten belli bir yaşam tarzının yükselişinin bu iktidarı doğurduğunu unutmamak gerekiyor. Diğer yandan bunun AKP iktidarının da personel alımında özelikle eşleri başörtülü olanları tercih ettiğine bağlayanların, en iyi ihtimalle, olup bitenden hiçbir şey anlamadıkları çok açıktır.
Özellikle AKP'li bürokrasinin çalışma tarzı sanılanın aksine başörtülü olmak lehine değil, aleyhine çalışıyor. Üzerlerindeki töhmetin baskısı altında, atayacakları varsa bile eşi başörtülü birini atamamak doğrultusunda çalışır tercihin yönü. Birçok makama yapılacak atamada, birçok personel alımında “eşi başörtülü” olma kriterinin başörtülülerin aleyhine çalıştığını çok iyi biliyorum.
Hükümetin etki alanının dışında, örneğin üniversiteler veya yargı kurumlarına 10. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından yapılan atamalarda bu kriterin zaten saplantı derecesinde bir titizlikle uygulandığını biliyoruz. Hali hazırda eşi başörtülü olan bir tek rektörün veya Cumhurbaşkanı tarafından atamada tercih edilmiş bir tek eşi başörtülü kişinin bulunmadığını biliyoruz mesela. Türkiye'de başını örten kadınların oranı sosyolojik araştırmalarda yüzde 70'i bulduğuna göre, geriye kalan bütün atamaların yüzde 30'un arasından yüzde yetmişe karşı titiz bir ayırımcılık uygulanarak yapılmış olduğunun en iyi resmidir bu aslında.
Oysa hükümetin inisiyatifindeki atamalarda eşi başörtülüler olduğu kadar, aslında çok daha fazla yine başörtüsüzler de var. Birçok durumda belli bir görev için çok daha ehil olanların sırf eşi başörtülü diye, sıkıntıdan kaçmak adına tercih edilmemesi bu dönem bürokrasisinin tipik bir rutini aslında. Buna karşılık o tür makamlara belki görevinde daha az ehil olanlar eş durumundan getirilebiliyor.
Birkaç gün önce TÜBİTAK'ın Ulusal Bilim Olimpiyatları ödül töreninde bir ilköğretim öğrencisinin sahneye türbanıyla çıkarak ödül almasının Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'i kızdırdığı haberi yayımlandı. Hatta Bakan Çelik'in, TÜBİTAK Başkanı Prof. Nüket Yetiş'e, “Bu olayların tepki aldığını bildiğiniz halde neden izin verdiniz. Bilerek mi yapıyorsunuz” diye kızdığı da aktarıldı. Bakan daha sonra bu haberin asılsız bir haber olduğunu söylemiş. Doğruysa başka bir dert tabi, ama Çelik yalanladığına göre, böylesine detaylandırılmış bir asılsız haberin yayınının nasıl mümkün olabildiği üzerinde durmak lazım.
Bu haber hükümet kanadında başörtüsünün ne kadar zor taşınabilen bir yük olduğu varsayımından hareket ederek yapılmıştır.
Yeni YÖK başkanı, akademik ve bilimsel açıdan kesinlikle görevi için ideal ölçütlere uygun bir isimdir. Şu ana kadar Cumhurbaşkanı tarafından tercih edilmiş olmasından başka kendisine yöneltilebilen bir eleştiri olmadı. Göreve başlar başlamaz vizyonunu üniversitelerde özgürlükleri kısıtlayan bütün yasakların kaldırılması olarak koymaktan çekinmedi. Akademisyen özgeçmişi son derece parlak bir kişi, ama atandığında medyanın ilk baktığı Prof. Yusuf Ziya Özcan'ın bu parlak akademik ve bilimsel geçmişi değil, eşinin durumu oldu. Eşinin başörtüsüz olması, hükümete vurmak isteyenler için büyük bir hayal kırıklığı oluşturdu.
Demek ki, başörtülü olmak ne bürokraside ne de akademide atanma veya yükselme konusunda bir avantaj oluşturmuyor aksine tam bir dezavantaj oluşturuyor.
Ve bu dezavantaj görevinin ehli olmayan birçok insan için tam bir avanta kaynağı olarak çalışmaya devam ediyor.