Mehmet Talu

Mehmet Talu

Tesettür, hayânın bir parçasıdır!

Tesettür, hayânın bir parçasıdır!

Soru: Tesettür yani örtünmek, şeklî bir husus değil midir? Önemli olan kadının şahsiyeti değil midir?

Cevab: Bismillahirrahmanirrahim.

Muhterem mü'mîne kardeşim!

Kesinlikle bilmelisin ki, İslâm'ın kesin emirlerinden biri de: Mükellefe olan bir kadının açması ve başkasına göstermesi ve başkasının da bakması haram olan yerlerini, ALLAH Teâlâ'nın emrettiği bir şekilde örtmesidir. Çünkü tesettür hayanın, haya da imanın ayrılmaz bir parçasıdır. Örtünmek, ALLAH Teâlâ'ya, Peygambere, Kur'ân-ı Kerim'e ve İslâm'a inanan Mü'mine kadınlar için mukaddes bir emirdir. Açıklık ise, ALLAH Teâlâ'nın bu emrini utanmadan hiçe saymak ve apaçık bir isyandır.

Muhterem Mü'mine kardeşim!

Kainatta hiçbir varlık gösteremezsiniz ki zarfsız, kabuksuz ve yapraksız olsun. O halde sen de bir müslime ve Mü'mine bir hanım olarak zarfsız, kabuksuz ve yapraksız olamazsın. Olamazsın... Senin zarfın, kabuğun ve yaprağın da ALLAH Teâlâ'nın emrettiği örtüdür ki, bu emre uymanız, sizin imanınızın ve hayânızın apaçık bir ifadesidir. İşte ALLAH Teâlâ'nın emri:

"Ey Peygamber! Sen hanımlarına, kızlarına ve Mü'minlerin hanımlarına de ki: İhtiyaçları için dışarı çıkacakları zaman vücutlarını baştan aşağı örten elbiselerden üzerlerini sıkı örtsünler." (Ahzab Sûresi: 59)

Asr-ı saadetin ilk yıllarında araplarda tesettür adet değildi. Arap kadınları pek örtünmezlerdi. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık-saçık çıkan, açılıp-saçılan, orta malı olanlar bulunurdu. Kimi gerdanını açık tutar, kimi yandan yırtmaçlı entari giyerek bacak ve baldırını teşhir ederdi. Kadının annelik vakarını koruyan ciddi tesettür yok gibiydi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Dışarı çıkan kadınların hür veya câriye oldukları ayrılamadığından yolda sarkıntılık yapanlar eksik olmaz; o yüzden birtakım çirkin olaylar meydana gelirdi. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ismetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu. Nur sûresindeki:

"Mü'min erkeklere söyle! Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için çok daha temiz bir harekettir. Gerçekten ALLAH Teâlâ, kullarının ne yapacaklarından hakkıyla haberdardır."(Nûr Sûresi: 30) ve "Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini haram şeylere bakmaktan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Zinetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı, yani yüz, el gibi müstesna. Başörtülerini yakalarının üstünü kapayacak surette koysunlar..." (Nûr Sûresi: 31) Âyet-i kerimeleri, Mü'min erkeklerin ve Mü'min kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyip, bakışlarını kısarak edeblerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler."

Ayrıca Nûr Sûresi 31. âyet-i kerimesiyle kadınların boyun ve gerdanlarını, kulak ve saçlarını kaplayıp örtecek şekilde başörtüsü kullanmaları emredilirken, bu âyet-i kerimede, "Cilbab" denilen ve hür kadını cariyeden ayıran sokak kıyafeti giyinmeleri emredildi. Böylece İslâmî anlamda tesettürün ölçü ve kapsamı belirlenmiş oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi