“Amerikan belgeleri”yle ABD’nin PKK’ya desteği..
ABD’nin PKK’ya desteğine dair “belgeler”de, Amerikalı yetkililerin PKK ile 1990’ların ortalarından beri görüşmeler yaptığı; 3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen sonra ABD-PKK görüşmelerinin yoğunlaştığı kaydediliyor.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı üst düzey strateji uzmanlarından Prof. Michael Gunter’in Şam’da, daha sonra 19 Ocak 1999’da ABD’nin Hırvatistan Büyükelçisi ile CIA Ortadoğu Şefi Graham Fuller’in Roma’da terörist başı Öcalan’la görüşmesi; ve Amerikalı albay başkanlığındaki askerî yetkililerden oluşan heyetin PKK Başkanlık Konseyi ile 11 ve 16 Temmuz 2003’te iki toplantı yapması, bu görüşmelerden birkaçı.
California Eyaleti Los Angeles Bölge Mahkemesi’nin 5 Ekim 2001’de PKK’nın terörist olmadığına ve faaliyetlerinin engellenemeyeceğine karar vermesi; pasaport sahtekârlığı dolayısıyla yakalanan PKK’nın Kuzey Amerika Temsilcisi Kani Gulam’ın Amerikan yasalarına göre 10 yıl hapis ve ardından sınır dışı edilmesi gerekirken, mahkemece serbest bırakılması, ABD’nin PKK’ya desteğine bir başka örnek.
Yine ABD’nin katkısıyla PKK’nın KADEK ismiyle Batı ülkelerinde serbest çalışma şartları sağlanıp uzun yıllar “terör örgütleri listesi”ne alınmaması; terör örgütü gündemindeki “Washington Kürt Enstitüsü”nün ABD tarafından resmen korunması, bu desteğin Dışişleri’nin önde gelen stratejistlerinden Prof. Michael Gunter üzerinden yürütülmesi, Nisan 2002’de PKK’nın “Kürdistan Ulusal Kongresi”ni temsil eden heyetin ABD’de resmen kabul edilmesi, ABD’nin terör örgütüyle işbirliğinin bir diğer boyutunu deşifre ediyor…
“ORTAK OPERASYON”
REDDEDİLMİŞ…
Bilindiği gibi, daha önce Başbakan Erdoğan, ABD’nin işgalle dağıttığı Irak ordusunun tanktan uçaksavara hafif ve ağır silâhlarını PKK’ya vermesinden yakınmıştı. Amerikan ordusunun terör örgütüne ayrıca silâh ve mühimmat verdiği, Amerikalı ve İsrailli subayların başta Kandil olmak üzere Kuzey Irak’taki kamplarda teröristleri eğittiği Amerikan Kongresi’ne sunulan raporla ve Amerikan savcılarının kararıyla ifşa edilmişti. Bundandır ki, Amerikan ordusunun hiç de akla mantığa sığmayan “190 bin silâhımızı kaybettik” açıklaması buna yorumlanmıştı.
Diğer yandan ABD’nin önemli strateji merkezlerince Türkiye’yi parçalanmış gösteren, “Kürdistan haritaları”nın resmî-yarı resmî kurumlarınca yayınlandığı herkesin mâlûmu.
Ayrıca 2002-2003’te PKK Başkanlık Konseyi’nin Amerikan Dışişleri’ne yazılı müracaatı üzerine, “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin ilk aşamasındaki operasyonuna destek” sözü karşılığında Washington’un idam cezasının kaldırılması için Ankara’ya baskı yaptığı, belgelenenler arasında. (Gazete5.com, 26.11.2010)
Gerçek şu ki, Irak’taki Amerikan işgal güçleri, PKK’ya çok büyük silâh yığınını bırakmış, terör örgütünün Türkiye’deki kanlı eylemlerini, bombalama ve saldırılarını Türkiye’ye haber vermemiş, gibi göz yummuş. Terörle ortak mücadelede hep yan çizmiş…
Buna bağlı olarak 9 Ekim 2009 tarihli “belge”de, Amerika’nın Ankara Büyükelçisi James Jaffery’in raporunda, Türkiye’ye gelip Füze Kalkanı konusunda iknaya çalışan Amerikan Savunma Bakanı Müsteşar Yardımcısı Alexandır Vershbow’dan, Ankara’nın ABD’den “ortak düşman” PKK’ya karşı “extra destek (ortak operasyon) talep ettiği, ancak Amerikalıların, “çatışma kurallarımıza uymaz” diye reddettiği, “Wikileaks’ın Türkiye ifşaatları”ndan…
“İLİŞKİLERE AYNEN DEVAM!”
İşin ilginci, AKP iktidarında Ankara’nın komşu Irak’taki işgaline her türlü desteği vermesine, Meclis’i by pass ederek, başta İncirlik Üssü olmak üzere, havaalanlarını ve limanlarını işgalcilerin personel, savaş uçağı yedek parçası, silâh, mühimmat ve savaş malzemesinin nakil ve dağıtımına açmasına mukabil, Washington, Türkiye’de son otuz yılda binlerce çocuk, kadın ve yaşlıyı hunharca katleden, 40 bin kişinin kanına giren terör örgütüne pişkince destek vermekle kalmayıp yavuz hırsız misâli Türkiye’yi suçluyor.
Bizzat Millî Savunma Bakanı’nın ifâdesiyle Ankara’nın İncirlik’ten havalanan Amerikan savaş uçaklarının Irak üzerine—dört yıl önceki rakamlara göre—3995 sorti yapıp Irak şehir ve köylerini bombalamasına verdiği desteği hiçe sayıyor. Yüksünmeden Türkiye’yi Irak’taki El-Kaide’ye ve işgale karşı gelen direnişçilere sınırdan büyük miktarda Irak’a silâh kaçırdığı iddiasıyla töhmet altında bırakıyor.
Son Mavi Marmara saldırısında görüldüğü gibi uluslar arası zeminlerde Türkiye’nin değil, İsrail’in yanında yer alıyor…
Ve bütün bunlara karşı Amerikan Dişişleri Bakanı Clinton, “üzüntüsünü” bildirmekle ve kınamakla kalıp örtülü itiraf ediyor. “Gizli olması gereken kriptolar”ın açığa çıkmasından yakınıyor. Irak’ta ve Afganistan’da, ölüm, işkence, suikast, saldırı, işgal, baskın, katliâm ve zulme dair skandal olayların değil, bunları açıklamanın ilişkilere ve Amerikan çıkarlarına zarar verdiği ve ikili ilişkileri riske ettiği çarpıtmasında bulunuyor.
Neticede, ABD’nin PKK terör örgütünü desteklediği, Türkiye’ye yönelik terörü koruyup kolladığı “belgeler”le ispatlanıyor. Ancak Başbakan, hâlâ “ABD ile ilişkileri” sorgulamıyor. Dışişleri Bakanı, “Bizim için değişmez, ilişkilerimiz aynen sürecek” diyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, “ABD ile ilişkilerimiz aynen devam edecek” diye konuşuyor. Özellikle ABD’nin PKK’ya desteğine değinilmeden “teğet” geçiliyor.
Sormak lâzım; AKP iktidarını, gizli kirli savaşla muallel Amerikan politikalarına bu denli mecbur ve mahkûm eden nedir? Açıklanmayan “şifreli yazışmalar”da bu da var mı acaba?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.