Mossad Şefi de ‘darbe’den mi yana?..
Devam ediyor Wikileaks! Amerikan gizli diplomatik yazışmalarında adı geçen bir ülke var, benim ilgi odağımda yer alan:
İsrail.
Çünkü, İsrail’deki -ve onunla birlikte Yahudi Lobisi’ndeki- bazı Türkiye değerlendirmeleri demokrasi açısından tehlikeli eğilimler taşıyor.
Bunları yeni öğrenmiş değilim.
Ama Wikileaks sayesinde, İsrail ve Yahudi Lobisi’nde yer etmiş bu ‘tehlikeli eğilimleri’ bir kez daha teyit ettiğim söylenebilir.
Tarih, 17 Ağustos 2009.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Burns, İsrail’in gizli servisi MOSSAD’ın Şefi Meir Dagan’la bir görüşme yapar.
Mossad’ın şefi, İslamcı akımlar konusunda Ürdün ve Mısır’ın tutumundan övgüyle bahseder, sonra sözü Tayyip Erdoğan’ın Türkiyesi’ne getirir.
İslamcıların Türkiye’de hızla mesafe aldıklarını belirttikten sonra da ağzındaki baklayı çıkarır Mossad’ın şefi:
“Şimdi soru şu: Kendisini Türkiye’nin laik kimliğinin savunucusu sayan Türk Silahlı Kuvvetleri buna daha ne kadar sessiz kalacak?..”(Mossad Şefi’nin bu sözleri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin 17 Kasım 2009’da Washington’a gönderdiği gizli notta yer alıyor)
Sadece Mossad’ın şefi değil, askere davetiye çıkarır gibi düşünen. Bizde de var onun gibi, orduya düşen ‘görev’ konusunda heyecan duyanlar...
2000’li yıllarda cübbelerini giyip, “Ordu görev başına!” pankartlarıyla üniversite bahçelerinde gösteri düzenleyen öğretim üyelerini, gazete köşelerinde “Elinizi çabuk tutun!” diye yazı döşenenleri herhalde unutmadık.
Bir de darbe tertipleri vardı.
2000’lerin başındaki Balyoz, Sarıkız, Ayışığı gibi isimler taşıyan asker içindeki o darbeci tezgâhlar...
Hayal ürünü değildi bunlar da.
Türkiye için demokrasiyi fazla takmayanlar, Türkiye için demokrasi, hak, hukuk gibi değerleri fazla umursamayanlar, Türkiye için ikinci sınıf, üçüncü sınıf demokrasiyi laikliği korumak bahanesiyle yeterli görenler sahne almıştı, özellikle 2003 başından itibaren.
Şimdi de bir kısmı yargı sahnesine çıktı, şöyle ya da böyle hesap veriyorlar.
Belirtmekte yarar var:
Darbeci zihniyet bu ülkede ciddi biçimde zemin kaybetmiş olsa da, demokrasi kavgası henüz sona ermiş değil Türkiye’de...
Bunun içindir ki:
İsrail gizli servisi Mossad’ın en yetkili kişisinin daha hâlâ 2009 yılı Ağustos ayında, “Türk ordusu bunlara daha ne kadar sessiz kalacak?” sözünün altını özellikle çizmek istedim.
Mossad Şefi’ninki öylesine bir zihniyet ki, bizim darbeci takımından Washington’daki Yahudi Lobisi’ne, Neo-Con’cu artıklara kadar uzanabiliyor.
Bu öylesine bir zihniyet ki, yıllardır Türkiye’de yaşanan değişimi okuyamıyor, Türkiye’ye hâlâ soğuk savaş gözlükleri ile bakabiliyor ve İsrail’in kendi sözde ‘stratejik çıkarları’ uğruna Türkiye’ye demokrasiyi çok görebiliyor.
İsrail’in bu ‘zihniyet’ten kurtulması şart.
İsrail’e yakışmıyor çünkü.
Aynı zamanda, İsrail’i git gide yalnızlaştırıyor, son Mavi Marmara örneğindeki gibi saldırganlaştırıyor, hatta Gazze saldırısı sonrasında olduğu gibi dünyanın neredeyse ‘lanetlenmiş bir ülkesi’ haline getiriyor bu zihniyet tarzı...
Yazık!
Bu yüzden kaç yıldır İsrail’e gitmek içimden gelmiyor. Oysa ben İsrail’i ve halkını seviyorum.
Wikileaks’i yakın takipte tutmaya devam...