CHP “Lideri” Kılıçdaroğlu WİKİ Sızıntıları’na atıfda bulunarak “Başbakan Erdoğan İsviçre’de hesâbı olmadığına dâir belge getirsin!” demiş.

Bence kendisi de güvenilir bir ruh hekiminden aklî melekelerinin yerinde olduğuna dâir bir belge getirse gerçi “asıl” milletin pek umurunda olmaz ama en azından CHP’ye bel bağlayan “endîşeli” tâife biraz ferahlar.

Şu seviyeye bakınız!

Ondan sonra da yıllardır sandıkda kötek yemekden neye bir hâl oluyoruz diye remil atarlar.

Sizin başınızda Baykal olsa kaç yazar, Yüce Önder Sav olsa kaç yazar, Kılıçdaroğlu olsa kaç yazar?

Bunu kaydetdikden sonra WikiLeaks meselesi bağlamında değinmek istediğim temel husûsa gelelim:

Wikileaks’in (böyle de yazılır! Y.A.) bize esas öğretdiği bir alay mübtezel dedikodu veyâ Amerikalı diplomatların argotik üslûbla ve tepeden bakarak şunun bunun hakkında serdetdiği görüşler değil. Dediğim gibi onların çoğu kamuoyunun çokdan bildiği bâzı şeylerle bir dizi de uyduruk hikâye. Doğru olanlar yeni değil, yeni olanlarsa doğru değil.

Bence buradan alınacak gerçek ders bir çağın sona eriyor olması!

Bunun adı “Batılı Beyaz Adamın Saltanat Çağı”dır!

Evet, sona eren budur ve o sızıntılar bu hazin bitişin habercileridir!

Bence burada Batı, sâdece ABD değil, kendi eşine ender rastlanır riyâkârlığının ve çifte standardlarının bir tür “faturası” ile yüzyüze. Kendi geliştirip beşeriyete armağan etdiği ve hakıykatde sapına kadar doğru bâzı kavramların, meselâ demokrasi ve insan hakları gibi prensiplerin ete kemiğe bürünerek birer şamar gibi kendi suratında şaklaması hâdisesini yaşıyor şimdi Batı!

Sen tut 65 yıldır dünyâya bir yandan hak, hukuk, eşitlik, adâlet vaazları ver ve aynı zamanda sırf senin maddî çıkarlarına hizmet ediyorlar diye Afrika’da, Asya’da, Latin Amerika’da ve İslâm Âlemi’nde en eli kanlı, en alçak diktatörleri destekle, Türkiye’de 27 Mayıs, 12 Mart yâhut 12 Eylül nâmussuzluklarına arka çık ve sonra sana riâyet etmediği, hattâ baş kaldırma cür’etini (!) gösterdiği için “NİSBETEN” meselâ bir Suûdî Arabistan veyâ Mısır’dan en az on kere daha “demokratik” bir İran’la papaz ol!

Bu kör kör parmağım gözüne “Ağabey, ben karşı tarafın şoförüyüm!” numarasını da herkes yesin!

Şimdi “Ay, bunlar meğer dostlarını bile takmıyorlarmış!” diye şaşanlara da ben şaşıyorum.

İmparatorluklar son derece bâriz ve ağır hatâlar sonucu yıkılmazlar! Bizzat farkede-medikleri ufak aksaklıklar sonucu, ama herhangi bir “zâhirî” sebeb yüzünden dağılıp giderler. Çünki farketseler düzeltirler.

Yok, efendim, Çinmiş de Hindistanmış da Brezilyaymış da Türkiyeymiş...

Peki, onlar nasıl ve neden yükseliyorlar?

Wikileaks’in içeriği önemli değil!

Onu doğuran ve yaşatan ortam önemli!

NOT: Çorak Kürd İntelligentsiyası’nın nâdir vâhalarından Orhan Miroğlu’na yöneltilen kalleşçe tehdîdi bütün kalbim ve beynimle lânetliyorum!

Senelerdir PKK’ya “kulp takmak” uğruna oriyantal vödet dansözlere taş çıkartan “uzmanlar”ın yeni kıvırtmalarını ise ibretle izliyorum.

Bakalım “Sayın Öcalan” Osman Baydemir “bilgeliği”nden sonra buna ne diyecek!