En büyük asker kimin?
Bizim tabii ki, başka kimin olacak? Yoksa şüpheniz mi vardı? Yirmisindeki fidan gibi çocuklarımızı, askere uğurlarken boşuna mı bağırıyoruz "En büyük asker bizim asker" diye?
Konvoylar yapıyoruz, şahinlerin doğanların içine doluşuyoruz, camlarından sarkıyoruz...
Başka kim yapabilir bunu?
Ne doğuda, ne batıda...
Hiç kimse o cesareti gösteremez.
Sarkozy bile öyle sarkamaz hızla giden arabaların, minibüslerin camından.
*
O gençler davulla zurnayla uğurlanacak, güle oynaya yolcu edilecek, düğüne gider gibi.
Gidecekler, vatanı bekleyecekler.
Kimi sınırda nöbet bekler...
Kimi patates soyar...
Kimi de gerektiğinde çatışmaya girer.
Hangisine ne görev verileceğini biz tayin etmeyiz.
Bazı hizmetlerde sivil uzman görevlilerin istihdam edilmesiyle ilgili karar, geniş çapta uygulamaya konulursa da patates soyma, garsonluk yapma gibi konular tarih olur.
*
"En büyük asker bizim asker" diye tempo tutulurken, kimin aklından ne geçiyor, onu da merak ederim hep.
Biri, mesela askere giden gencin babası, 'asker' sözünden tümden orduyu anlıyor olabilir.
Bir diğeri ise, mesela delikanlının annesi, aslan gibi oğlunu...
O sırada arkadaşları, az sonra yola çıkacak olan delikanlıyı, patates çuvalı gibi havaya atıp tutmaktadırlar.
*
Bazen yol kesilir... Trafik tıkanır... Halay çekilir...
Davulcu tam göbeğine vurur tokmağını; güm be de güm güm...
Zurnacı bütün nefesini verir...
O arada kornalar da çalınmaktadır.
Uzaktakiler, tıkanan trafiğin açılması için kornaya basarken, yakındakiler coşkuyu artırmak için 'dat dat'lamaktadırlar.
Acelesi olanlarsa, şüphesiz sıkıntıdan patlamaktadırlar.
*
Hasta vardır, sakat vardır, doğuma yetişecek olan vardır, mühim değil.
Yolu kesenler orasını düşünmez.
Doğacağı varsa doğar, öleceği varsa ölür nitekim.
Fazla abartmaya gerek yoktur.
Asker uğurlamadan daha yüksek öneme sahip olamaz ya bekleyenler.
Delikanlılar arasından heybetli biri, geride bekleyip korna çalanlara yol tarif eder:
"Şu sokaktan sağa dön, sonra sola, tekrar sağa, bir sağ daha yaptın mı, yüz metre ileriye çıkarsın merak etme. Peşindekiler de seni takip etsin."
*
Keyifler olduğu zaman, kurtlar dökülmüş, harçlıklar toplanmış demektir, yola çıkılır.
Konvoy halinde hızla gidilirken, bazen bir iki kaza olabilir.
İnsanlık hali.
Minibüs şoförünün camdan sarkan on beş, on altı yaşındaki kızı düşmüş, arabanın altında kalmış ve hayatını kaybetmiştir mesela.
Kim buna "uğursuz uğurlama" diyebilir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.