Alevlerin verdiği ders
5-6 Aralık’ta Esirlere Destek Buluşması’na iştirak için Cezayir’deydik. İnşallah bu buluşma hakkında bir dosya yayınlayacağız. Allah izin verirse yarın akşam (Cuma) 19.30’da Özel FM’de Dünya Döndükçe programımızda da ayrıntılı olarak üzerinde duracağız. Makalelerimizde yine gündemde öne çıkan bazı konuları tahlile devam etmek istiyoruz.
Dün sabah namazından sonra Cezayir yolculuğunun yorgunluğunu atmak için istirahat ederken ilginç bir rüya gördüm. Ev sahibiyle aramız çok iyi olduğundan normal hayatta aklımdan geçmesi mümkün olmayan rüyada, bizimle irtibatı kesmeden oturduğumuz evi başka birilerine kiralamışlardı ve yeni kiracılar daha bütün eşyalarımız içerdeyken zorla eve girmeye çalışıyordu. İtişip kakışmalar sürerken birden uyandım ve her şey hâlâ gözlerimin önündeydi. İşte o esnada ilk aklıma gelen Kudüs’teki Filistinli aileler oldu. Evleri zorla gasp edilen, eşyaları sokağa savrulan ve çadırlarda yahut tamamen evsiz yurtsuz bir halde sokakta yaşamaya zorlanan aileler. Kendi kendime dedim ki; “insanın kirada oturduğu evinin zorla elinden alınmasını rüyada görmesi bile ne kadar zormuş; o insanlar kendi mülkleri olan evlerinin zorla gasp edilip eşyalarının sokağa savrulmasını gerçek hayatta yaşıyorlar!” Son birkaç hafta içinde kim bilir kaç ailenin evi böyle gasp edildi! Onlarca aile de aynı tehditle karşı karşıya olduklarından evlerinin başında nöbet tutuyor.
Bu ailelerin birçoğuna büyük paralar teklif edildi. Kudüs’teki evlerini satıp göç etmeleri için kendilerine bir buçuk milyon dolar teklif edilen aileler bile oldu. Ama hepsi bu paraları ellerinin tersiyle iterek evlerine sahip çıktılar. Sırf Kudüs’te Müslüman varlığını, Filistinli varlığını korumak için. Buna rağmen hem kendi Müslüman kardeşleri tarafından “evlerini, mülklerini sattılar” iftirasına maruz kalarak, hem de işgalci katiller tarafından evlerinin gasp edilmesi, eşyalarının sokağa atılması suretiyle zulme uğratılıyorlar.
Yazdıklarımdan şüpheniz varsa internette Şeyh Cerrah Mahallesi, İseviyye Mahallesi ve Silvan Mahallesi yazarak buralarda yaşananlarla ilgili haberleri gözden geçirin. Kaldı ki Türkçe haberlerde yazılanlar gerçekte yaşananların çok az bir kısmıdır.
Bunları neden anlattım?
Gerçekte biz ahlâkî anlayışımız gereği kimsenin başına gelen felakete sevinmeyiz. Ama ibret almak ve ders çıkarmak zorundayız.
Filistinlilere ait ve siyonist gaspçılar tarafından yakılan ekili arazilerin ne kadar olduğu hakkında bilginiz var mı? Doğrusu miktarını ben de bilmiyorum.
Peki, siyonistlerin ateşe verdiği zeytin bahçelerinin alevlerinin görüntülerine hiç televizyon ekranlarında şahit oldunuz mu? Pek tahmin etmiyorum. Sadece bu yıl değil her yıl binlerce dönüm zeytin bahçesi işgalcilerin çıkardığı yangınlarda kül oldu. Yangın çıkaranlar bir de utanmadan, tek geçim kaynakları zeytin olan Filistinli köylülerin, çiftçilerin perişan halleriyle alay ettiler. Ama bir tek yangın söndürme uçağı bile o ağaçları yok eden alevleri söndürmek için harekete geçmedi. Çünkü işgalcilerin buna izin vermeyeceğini, uçakların o yangınları söndürmeye gitmesinin aynı zamanda gaspçıların vahşi yüzlerinin dünyaya gösterilmesi anlamına geleceğini biliyorlardı.
Kermel ormanlarında çıkan yangının yaktığı alanın on bin dönüm civarında olduğu söyleniyor. Yani 10 kilometre kare. Siyonist gaspçıların yaktığı arazilerin bunun kaç katı olduğunu bilmiyoruz. Ama her yıl en az bu kadar arazi yaktıkları kesin. Bir o kadar araziyi de üzerine tank, askerî araç sürerek veya içine girerek kasten tahrip ediyorlar. Son dönemde bir de üzerine domuz sürüleri sürerek tahrip etmeye başladılar.
Düşündürücü bir şey de yenilmez olduğu söylenen siyonist devletin, küçük bir arazi üzerinde alevlere yenilmesiydi. “Yenilmez güç (!)” 2000 yılında Gazze’deki direnişe, 2006’da Güney Lübnan direnişine, 2009’da yine Gazze direnişine, 2010 Mayıs’ında Özgürlük Filosu’nun çağrısına, 2010 Aralık’ında da sadece 10 km2’lik alanı kuşatan alevlere yenildi. Bunlar başlangıç. Siyonist işgalin sonu mutlak yenilgi ve işgal ettiği topraklardaki hâkimiyetinin gayrimeşru olduğunu itiraf etmek olacaktır.
www.filistinhaber.com’da yayınlanan Gökyüzünün Âdil İntikamı başlıklı yazıyı da mutlaka okuyun. Hâdiseyi çok mükemmel bir şekilde tahlil etmiş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.