Tacizci papazlar skandalı
Papa 16. Benedict'in Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığı ziyaret, kuşkusuz, siyasi ve dinî boyutlarıyla tarihî öneme sahip. Bu tarihî geziye damgasını vuran diğer bir husus da, Katolik din adamlarının, özellikle de çocuklara yönelik yüz kızartıcı tacizleri..
Bu ziyaretin siyasi anlamı üzerine çok mürekkep harcanacak. Ama kim ne derse desin, resmî ziyaret; 11 Eylül saldırıları ve sonrasında gelişen olayarın gölgesinde cereyan etmektedir.
ABD Başkanı Bush’un o meş’um ve meçhul saldırıları legal zemin edinerek “Haçlı Seferleri” ilan etmesi, arkasından Afganistan ve Irak’ın işgali, küresel çapta muhalif İslâmcı avına çıkılması, işkenceler vb. olayların gölgesinde...
Bunun bir de Papa Benedict’e (Papa olmadan önce Joseph Alois Ratzinger’di) taalluk eden yönü var.
Papa 2. John Paul'un ölümünden sonra, 19 Nisan 2005 yılında 800 milyon civarında insanı temsil etmek üzere Katolik Kilisesi'nin yeni din otoritesi olarak seçilmişti. Selefinin aksine Müslümanları kışkırtacak sözler söylemiş, büyük tepkilere yol açmıştı.
Hatırlanacağı üzere Papa hazretleri, Almanya'nın Bavyera bölgesindeki Resengburg üniversitesi'nin İlahiyat Fakültesi'nde verdiği konferansta; "İslâm'da Tanrı o kadar soyut ki; akıl ile Tanrı arasında bağ yok. İslâmî cihad akla ve Tanrı'ya karşıdır" demişti.
Sonra da söylediklerini teyid sadedinde 14. yüzyılda Bizans İmparatoru İkinci Mihail Paleologos ile bir Fârisî bilge arasındaki, İslâm'a karşı Hıristiyanlığı savunma amacıyla kaleme alınmış hayali diyaloğu ele alan eserden aktarıda bulunmuştu. Aktarıda, Paleologos’un Müslüman muhatabına seslenen sözlerini; "Bana Muhammed'in getirdiği yenilikleri göstersene! Sadece kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksın. Tıpkı vaaz ettiği dinin kılıç gücü ile yayılması emrini verdiği gibi..." kendi görüşlerini teyit sadedinde döktürmüştü.
Papa hazretleri, sözlerinin devamında ise İslâm dünyasındaki şiddet olgusuna atıfta bulunmuş; "Dine dâvet için, şiddet ve tehdit yerine, iyi konuşma kapasitesi ve doğru akıl yürütme gerekir..." diyerek de akılcılığını ve hümanistliğini beyan etmişti. Sonrası malûm; İslâm âlemi ayağa kalkmıştı.. Bush ve Papa görüşmesinin bir de bu arka planı var.
Bendeniz buradan geziye damgasını vuran ikinci olaya; utanç verici taciz olaylarına sözü getirmek istiyorum. İslâm'ı akıldışı gösteren Papa hazretleri, acaba farkında mı, bu utanç verici sapkın ilişkilerin temelinde irrasyonel ve gayrî tabiî dinî öğretiler yatmaktadır.
Olay şu: Kendisini dinî hizmete vakfetmiş farklı kategorideki din adamları, Katolik Kilisesi öğretilerinin gereği olarak evlenmiyorlar, evlenemiyorlar. Bir anlamda Allah’ın yarattığı insan fıtratını inkâr, cinsel ihtiyaçlarını da ketmediyorlar. Meşru yollarla giderilmeyen insan ihtiyaçları, bastırılmış duygular, tiksindirici pratikler olarak yüzeye vuruyor. Hem de kendisini dinî hizmetlere adamış ve dolayısıyla ahlâkî değerlerin temsilcisi konumundaki mabed hizmetçilerinin skandallarıyla.
Tabiî, yüz kızartıcı suçlar; homoseksüellikten çocuk tacizine varana kadar bir seyir takip ediyor. çocuk tacizleri en fazla gündemi işgal edeni, zira, masum bedenler üzerinde yaşını başını almış sözde din adamı, iğrenç insanların mel’un ahlâksızlıkları hem çocuk masumiyetini kirletiyor, hem de din adamlığı saygınlığını...
Tekrar edelim; bu utanç verici olayların temelinde, Papa’nın bütün akılcılık iddialarının aksine, irrasyonel ve gayrî tabiî kilise öğretileri yatmaktadır. Uydurmuş oldukları “ruhbanlık”ın bedelini öncelikle coçuk kurbanlar, sonra da kilise ödüyor.
Kur’an-ı Kerim bu durumu şöyle özetliyor: “Onların izleri üzerinden Peygamberlerimizi ard arda gönderdik; Meryem oğlu İsa'yı da ardlarından gönderdik ve ona İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet duyguları koyduk; (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi riayet etmediler.” (Hadid: 27)
Hıristiyanların bir bid’at olarak ürettikleri “ruhbanlık”; meşru dünya nimetlerini terk etmek, aile kurmaksızın ömrünü mabedlerde, dinî hizmetlerle geçirmek üzere icat edildi. Bir anlamda Allah’ın helal kıldığını onlar kendi nefislerine haram kıldılar.
Son yıllarda ABD, bu taciz skandallarıyla çalkalanıyor. Papa hazretleri piskoposlara ahlâk çağrısında bulunuyor, onları sert bir dille eleştiriyor. Ama sorunun kökeni olan gayrî tabiîliğe, akıldışı öğretiye hiç değinmiyor.
Amerikalıların yaklaşık yüzde 23’ünü temsil eden Katolik Kiliseler, bu yüzünden halk desteğini hızla kaybediyor. Hâlbuki modern Batı ülkeleri arasında dindarlığın en yüksek olduğu mekân ABD’dir. Katolik Kiliselerin taban kaybı, toplumun düne nazaran dinden uzaklaştığı anlamına gelmiyor elbet. Son yıllarda ortaya çıkan 5 binden fazla taciz olayları, bunun baş sebebi. Ortaya çıkarılamayanları da Allah bilir!!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.