LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Ecevit “vur” dedi, Erbakan “dur” dedi! 3

Ecevit “vur” dedi, Erbakan “dur” dedi! 3

- Lütfü Bey; 2000 yılının Aralık ayında ölüm oruçlarının sürdüğü cezaevlerini hedef alan ve “Hayata Dönüş” adı verilen operasyonun 10. yıldönümündeyiz. Bu operasyon, eylemleri nedeniyle cezaevlerinde bulunan 30 genç insanın ölümü, yüzlerce genç insanın ise sakat kalmasıyla sonuçlanmıştı. Sözkonusu operasyonun 10. yıldönümü vesilesiyle neler söylemek istersiniz?
- Adına “Hayata Dönüş Operasyonu” dense de, bu hayata döndürme değil, hayatları söndürme operasyonuydu! Nitekim binlerce asker ve polisçe gerçekleştirilen bu operasyonda, cezaevlerindeki siyasi tutuklu genç insanlar kurşunlarla delik deşik edildi; lav silahlarıyla eritildi; püskürtülen gazlarla boğuldu. Neresinden baksanız, cezaevinde eli kolu bağlı insanlara bu yapılan, tam bir vahşetti. Peki, bu vahşet kimin eseriydi? Bu vahşet başında Bülent Ecevit’in bulunduğu hükümetin ve tabii başında Hikmet Sami Türk’ün bulunduğu o hükümetin Adalet Bakanlığı’nın, başında Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı’nın, başında Ali Suat Ertosun’un bulunduğu Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün ortak eseriydi. Dikkat ederseniz bu saydığım kişilerin tümü Atatürkçü zihniyete, bir başka deyişle Kemalist zihniyete sahip kişilerdi. İşte bu Kemalistler, cezaevinde bulunan eylemci sosyalist gençlere karşı böylesine bir vahşet gerçekleştirmişlerdi. Kızıyla, erkeğiyle eylemci gençlere karşı girişilen öyle bir vahşetti ki bu, bu vahşetin sanıklarının avukatı geçenlerde, “Ben bunları savunamam” deyip davadan çekildi. Aslında Ecevit Hükümeti’nden önce Erbakan Hükümeti döneminde bu operasyonun yapılması istenmişti. Ancak Başbakan Erbakan, cezaevlerindeki bu eylemci gençlere karşı girişilecek böyle bir vahşete izin vermemişti. “Bunları öldürmeyelim de besleyelim mi” şeklinde özetleyebileceğim devlete hâkim bu zihniyete Erbakan geçit vermemişti. Yani Ecevit “vur” demiş, Erbakan “dur” demişti! İşte, bu konuda başbakanlar kendilerine Erbakan’ı örnek almalı. Erbakan gibi onlar da devlet terörüne karşı çıkmalı. Devletin polisinin, askerinin, kendi insanlarına zulmetmesine, kendi vatandaşlarını öldüresiye dövmesine engel olmalı. Başbakanlar dövletçi olmamalı!
PARTİ GİBİ DEĞİL, ORDU GİBİ PARTİ!
- Hükümetin yasal yetkisini kullanarak, haklarında ağır hapis istemiyle dava açılmış iki general ile bir amirali görevden almasına CHP “sivil darbe” deyip, büyük tepki gösterdi. CHP’nin, asker bürokratları böylesine koruyup kollamasını neye bağlıyorsunuz?
- Çünkü CHP’nin kendisi bir askeri örgütlenmedir. Unutmayalım ki CHP’yi kuranlar ve onun uzun süre genel başkanlığını yapanlar asker kökenlilerdir. Yine unutmayalım ki, ülkemizdeki ilk askeri darbe olan 27 Mayıs’ı da, son askeri darbe olan 28 Şubat’ı da destekleyen yine CHP yöneticileridir. Kısacası, ülkemizdeki birçok askeri darbe CHP desteklidir. Alın mesela esas gövdesi CHP’lilerden oluşan şu Cumhuriyet mitinglerini. O mitinglerde açılan bazı pankartlarda ne denmişti? “Ordu göreve” denmişti. Yani ordu darbe yapmaya teşvik edilmişti. Çünkü “Ordu göreve” diyenlerin zihniyetine göre, ordunun başlıca görevlerinden biri CHP’lilerin beğenmediği seçilmiş hükümetleri devirmesiydi. Bu zihniyete göre, bir hükümeti halkın beğenmesi önemli değildi. Önemli olan CHP’lilerin ve ordunun beğenmesiydi. Bunların beğenmediği bir hükümetin devrilmesi bir görevdi. Onun içindir ki askeri darbelere tepki göstermeyen CHP’liler, seçilmiş hükümetin yasal yetkisini kullanarak iki general ve bir amirali görevden almasına “Bu bir sivil darbedir” diye tepki gösteriyor. Peki CHP’nin asker bürokratları böylesine koruyup kollaması bize neyi gösteriyor? CHP’nin parti gibi değil, ordu gibi parti olduğunu gösteriyor! CHP’nin genel başkanları adeta parti başkanı değil de Genelkurmay başkanı gibi! CHP’nin genel sekreteri adeta parti genel sekreteri değil de Genelkurmay ikinci başkanı gibi! CHP’nin genel başkan yardımcıları adeta parti genel başkan yardımcısı değil de karacısı, havacısı, denizcisi ile kuvvet komutanları gibi! Böyle bir partinin, Hükümet’in yasal yetkisini kullanarak haklarında ağır hapis istemiyle dava açılmış generalleri görevden almasına “Bu bir sivil darbedir” diye tepki göstermesi normal değil mi? Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun asıl yapması gereken de CHP’yi askeri örgütlenmeden sivil örgütlenmeye geçirmek değil mi? CHP bugünkü yapısıyla böylesine orduya yakın, halka uzak oldukça hiç iktidar olabilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi