“Generaller emir verirse, elbette onbaşılar darbe istemek zorunda kalır” diyeceğinizi tahmin ediyorum. Askeriye, hiyerarşiye dayanır. Emir demiri keser!
General rütbesini Batı’dan aldık. Bizim tarihimizden gelen “paşa”yı yasakladık. Batılılar Türkiye’nin silahlı kuvvetlerinin başında paşaları değil, generalleri görmek isterdi. Paşa kelimesinin prestiji, Türkiye’de resmen yasaklandıktan sonra da devam etti. Hâlâ halkımız sevdiği yüksek rütbelilere “paşa” der.
Cumhuriyetten sonra sadece askerî rütbeleri Batı’dan almadık. Şimdi kullanılan ilmiye rütbeleri de Avrupa kaynaklı.
Eskiden müderris vardı. Onun yerine profesör dedik. Danişmend vardı, muid vardı “doçent” dedik.
Üniversitelerde idari rütbeler de Latinceleştirildi. Fakülte başkanına “dekan” denildi. Dekan esasında dinî bir rütbe idi. 10 papazın başı anlamına geliyordu. İlim, Batı’da da dini kurumlaşma halinde yürümüştü. Bu rütbeler de oradan kaldı. Ya rektör? Rektör basbayağı “mahalle papazı” demek. Mahalle papazı sonra üniversitenin başı sayıldı!
Biz, Darülfünun devrinde üniversite rektörüne “emin” derdik. Darülfünun emini!
Geçenlerde Gölcük’te ele geçirilen vesikalar isimler, unvanlar değişmekle beraber, pek fazla bir şeyin değişmediğini gösteriyor.
Osmanlı devrinde kılıç kullananlarla ilmiye biraraya geldi mi ihtilal olurdu! İhtilal o zaman “bozulma” demekti. Kılıç kullananlarla kalem kullananlar devletin nizamını bozarlardı. İcabında padişahı bile tahtından indirirlerdi.
Peki ikibinli yıllarda ne oldu Türkiye’de?
Zamanın Jandarma Kumandanı, Org. Şener Er-uygur ilmiyeyi, yani üniversite hocalarını, idarecilerini darbe zemini hazırlamakla görevlendirdi. Dekanlarla rektörler, yani mahalle papazları da “baş üstüne” dedi!
Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun (CÇG) faaliyetlerini ortaya koyan belgelerde CÇG’nin darbeye zemin oluşturmak için yürüttüğü faaliyetler hakkında bilgi vermek için Eruygur’a her ay düzenli olarak ‘devre raporları’ sunduğu ‘ülke elden gidiyor’ paranoyası oluşturulmak istendiği ortaya çıkmış.
Cumhuriyet mitinglerine katılma emri, bu emir doğrultusunda hazırlanan pankartların mitinglerde açılması emri sivil görünümlü hareketlerin arka planını ortaya koyuyor.
Rektörlere ve komutanlara “Televizyon programlarına sık sık çıkın. Burada irtica tehdidine değinin, ‘Ülke elden gidiyor’ imajı oluşturun” emirleri verilmiş…
Asker generallerle, sivil onbaşılar daha doğrusu ilmi onbaşılar 2000’li yıllarda darbe için işbirliği yapmışlar. Buna işbirliği denir mi bilmiyorum, generaller emretmiş, onbaşılar “baş üstüne” demiş!
O yıllarda büyük mitingler, gösteriler yapılmış. Şimdi de SBF’nin “onbaşı”sı böyle bir talimatla yumurtalı birlikleri devreye sokmuş olmasın?