Kayseri’de rüşvet, Balyoz’da hâkim, 68’de gençlik derk
Bazen sorular öyle olur ki, yanıtları da tek sözcükten oluşmaz. Siyah ya da beyaz bir çerçeve çizerek veremezsin yanıtları.
Durum karmaşıktır çünkü.
Şu da var, bu da var, o da var diye düşünmen ve yazını ona göre toparlaman gerekebilir.
Fakat bunu çok fazla abartırsan, bu sefer de ne dediğin anlaşılmaz, yazı gargaraya gelir. Köşeyi ‘ama’larla fazla uzatırsan, “Amma da oportünist!” damgası yiyebilirsin.
Bu açılardan güncel birkaç örnek verilebilir.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki rüşvet olayı...
Ak Parti, bunun üstüne ne kadar gitti? Mahkeme yolunu açmış olmakla birlikte, soruşturmanın daha derine gitmesini ince oyunlarla engelledi mi?
CHP böyle düşünüyor.
Rüşvet ve yolsuzluk olayının daha derine gittiğini, Ak Partili yetkililerin bu nedenle olayı örtbas ettiklerini iddia ediyor.
AK Parti’nin açıklamalarında bazı makul taraflar yok değil. Ama aynı zamanda bazı soru işaretleri de zihinlere takılıyor.
Bir başka deyişle:
Kılıçdaroğlu açıklıyor, Erdoğan reddediyor!
Peki hangisi?..
Şimdilik bilemiyorum.
Şu günlerde kafaları ve manşetleri karıştıran bir başka konu:
Balyoz hâkiminin değiştirilmesi...
Balyoz Davası’nın başlamasına 48 saat kala alınan bu karar da kaçınılmaz olarak tartışılıyor.
Hürriyet manşeti çekmiş:
“İlk balyoz hâkime!”
Taraf ise farklı havada:
“Balyoz davası temiz ellerde!”
Hangisi?..
12 Eylül halkoylamasından önceki HSYK ile ilgili kuşkularım vardı.
Kurulun Ergenekon ve Balyoz davalarına bakan bazı savcı ve yargıçlara iyi gözle bakmadığını, onları görevden almaya hazırlandığını biliyor, bu nedenle de bu köşede eleştirel yazılar yazıyordum.
Ayrıca, görevden alınmış olan ‘Balyoz’ yargıcıyla ilgili olarak da, ‘tarafsızlık’ konusunda bazı çekincelerim bulunuyordu.
Bu iki pencereden bakınca, yeni HSYK’da oybirliği ile alınmış olan değişiklik kararına şimdilik bir itirazım yok.
Farklı sesler elbette var.
Ama daha sağlıklı değerlendirmeler için de davanın seyrini izlemek daha doğru bir tutum olmaz mı?
Sıcak gündeme oturmuş tartışmalı bir konusu daha var bu günlerin:
‘68 gençliği...’
Bu gençliğe hâlâ küfredenler de var, yüceltenler de...
Hangisi?..
Bence çizgi, uçlardan daha çok aradaki bir yerlerden soğukkanlı şekilde çekilebilir.
‘68 gençliği’ hiç kuşkusuz güzel ideallere sahipti. Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok eşitlik, daha çok adalet ve hakkaniyet dedi ve bu idealler için düzen değişikliği talep ederek ‘kurulu düzen’e başkaldırdı, kafa tuttu.
Güzel olan buydu.
Ama bu arada ‘68 gençliği’nin bazı kesimleri darbeciler tarafından askeri kışkırtmak için kullanıldı.
Yanlış olan buydu.
Bir başka yanlış da, devrimci gençler arasında o zamanlar yaygınlaşan silah ve şiddet eğilimiydi.
‘68 gençliği’ni bugün ele alırken ve ona ister istemez eleştirel yaklaşırken, eleştiri oklarının bir hedefi de hiç kuşkusuz zamanın Adalet Partisi hükümetleriyle 12 Mart darbesi olmalı...
Uzun lafın kısası:
Bazen öyle oluyor ki, kestirmeden gidemiyorsunuz yazı yazarken.
O da var, bu da var, ama şu da var demek zorunda kalıyorsunuz, bugün olduğu gibi...