Özlem Zengin

Özlem Zengin

CHP’de küçük kurultay: Fırtına öncesi konjonktürel sükûnet

CHP’de küçük kurultay: Fırtına öncesi konjonktürel sükûnet

CHP parti meclisinin belirleneceği olağanüstü kurultaya gidiyor. Her şeye rağmen, hâlâ medyada fevkalade himayeye mazhar bir parti olarak kabul edilen CHP’nin attığı her adım önemsendiği için, bu kurultay da önemli hale getirilmektedir.
CHP kurultayının üç önemli aktörü var: Deniz Baykal, Önder Sav, Kemal Kılıçdaroğlu.
Kanaatimce bu kurultay Baykal için erken bir kurultay. Baykal’ın netice almaya yönelik bir rol almayacağını düşünüyorum.
Niye? Baykal, henüz, Kılıçdaroğlu’na verilen kredinin bittiği kanaatinde değil. Karşı çıkmanın, eleştirmenin, etkisiz hale getirmenin erken olduğunu düşünüyor. Baykal’ın dönmesi için uygun şartlar oluşmuş değil. Gitme sebepleri unutulmuş değil. Kılıçdaroğlu’na bağlanan ümitler bitmiş değil; gel bizi kurtar Baykal havası esmiyor henüz.
Baykal, genel seçimlerden sonra böyle bir hava olacağını hesaplıyor; harekete geçeceği zaman, o zaman. Zaten başından itibaren Kılıçdaroğlu’na seçim sonrasına kadar şans tanıyor.
Gerçek mücadelesini seçime endekslediği halde, görünüşte bir tavır alır gibi hareket etmesinin sebebi de basit: Parti içi süreçlerde devre dışı olmadığını gösterip potansiyel liderliğini canlı tutuyor.
Önder Sav’a gelince. Sürekli “ikinci adam” olarak çalıştığı için, kendi nam ve hesabına operasyon yapmaya alışkın değil. Siyasi partilerde genel başkanlık hedefi olmayan bir kişinin, tek başına, sonuç alacak bir operasyon yapması mümkün değil. Sav, sadece bir genel başkanla veya genel başkan adayıyıyla birlikte hareket edebilir. Sav’ın parti içinde ve delege üzerindeki gücü rakamların sağındaki sıfır gibi etkiye sahip; önünde rakam olmadan etkisi sıfır.
Bir başka genel başkan adayı çıkması halinde Sav etkisi anlam ifade eder. Bu kurultayda böyle bir şey mümkün olmadığına göre, ‘Sav etkisi’ üzerinden hesap yapılması doğru değil. Sadece, hiç kimseye yaranamasa da, ihanete uğrasa da CHP’yi önemseyen tecrübeli siyasetçi görüntüsünü korumak kâfi onun için. Mütekait siyasetçi olma yolunda ilerlerken, tek adam havası vermesini istemediğinden, dozunda hasarla, Kılıçdaroğlu’na açıktan cephe almayacaktır.
Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu’na. Bu kurultay her şeye rağmen kendi çapında başarıyla çıkacağı kurultaydır. Baykal’ın ve Sav’ın, şartlardan doğan zorunluluklarla, uygulayabileceği düşük yoğunluklu karşı politikalar, Kılıçdaroğlu’nun başarısını engellemeyecektir.
Kılıçdaroğlu’nun havası, her ne kadar referandum sürecinde oy dahi kullanamaması gibi yeteneksizliklerle biraz inse de, henüz onun üzerinden CHP’yi diriltme operasyonundan ümit kesilmediği kanaatindeyim. Asıl hesaplaşma seçim sonrası kurultaydadır.
Kılıçdaroğlu CHP’nin parti içi dinamiklerinin ortaya çıkardığı bir genel başkan değildir; ‘CHP kamuoyunun’, CHP medyasının ürettiği bir genel başkandır. Bu bakımdan gücü parti içi dinamiklerden değil, parti dışı dinamiklerle beslenmektedir.
CHP kamuoyundaki, CHP medyasındaki alaka, görünüşte Kılıçdaroğlu’nun gücü olarak yansıtıldığından, dolaylı olarak delege üzerinde bir etki hâsıl edilmektedir. Parti içi siyasi gücü değil, medyadaki şişirilmiş popülerliği delegeyi ona yöneltiyor.
Kılıçdaroğlu da aslında bunun farkında. Sav’a karşı yaptığı son operasyonda, CHP kamuoyunun ve medyasının alaka gösterdiği isimleri vitrine koyması kurultayda izleyeceği yöntem hakkında da ipucu veriyor. Delegenin değil, CHP kamuoyunun alaka gösterdiği bazı isimlere listesinde yer vereceğini tahmin edebiliriz.
Baykal veya Sav rezerv koyduğu için partiye yaklaşamayan, aslında kökten CHP’li olanların dönüşünü ise sadece bizim medyamız sürpriz olarak değerlendirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özlem Zengin Arşivi