Müsaadenizle birkaç gün ara
Allah kimseyi hastaneye düşürmesin. Hep böyle söyleriz ama yolumuz bir hastaneye düşünce, adım atacak yer bulamayız.
Dün sabah Cerrahpaşa'daydık.
Bir yakınımıza sağlık raporu almamız gerekiyordu.
Doktor, profesör ahbaplarımızın minnettar bırakan yardımlarına rağmen, bir rapor almanın ne kadar zor olduğunu gördük.
*
Hiçbir görevli sorun çıkarmadı çok şükür.
Hepsi güleryüzle hizmet etmeye çalıştı.
Yine de bana öyle geldi ki hasta olmaktansa ölmek daha iyi.
Kendi adıma söylüyorum, başkasına karışmam.
*
Sıradan çık, sıraya gir...
Tahliller, kontroller...
Koridor, merdiven...
Sağa dön, yukarı çık...
Film çektir, muayene ol...
Aşağı in, sola dön...
Ötede bekle, beride bekle...
Kalabalık, kalabalık, kalabalık...
*
Cerrahpaşa da maşallah, küçük bir kasabadan fazlası...
Anadolu'da bir ilçe büyüklüğünde neredeyse.
Eğer Anadolu'da bir ilçe olsaydı, il olmak için sıraya giren ilçeler arasında yer alırdı.
*
O koku var ya o koku...
Hastane kokusu...
Yarım gün değil, tam gün sürse, beni hasta etmeye yetecek.
*
Öyle olsa da, son tahlilde hastane işleri bana iyi geldi.
Şöyle düşündüm:
Hiçbir işi olmasa bile, insan arada bir, herhangi bir hastaneye gitmeli.
Öylesine dolaşıp etrafta olup bitenlere bakmalı.
Kantinden çay simit almalı.
Koridorlarda yürümeli.
Hastaları, yaralıları, hasta yakınlarını, doktorları, hemşireleri ve diğer görevlileri seyretmeli.
Koşuşturanlara hemen yol verip bir kenarda oturmalı.
Yardıma ihtiyacı olan bir yaşlının koluna girip, merdivenleri çıkarmalı.
Sırf sağlığın kıymetini bilmek için.
*
Velhasıl böyleyken böyle...
İşe yaramış olmanın keyfiyle, hastane koridorlarında koşturmanın yorgunluğunu karıştırdıktan sonra, müsaadenizle yazılara birkaç gün ara vereyim.
Yıllık izin sayılsın.
Son tavsiye olarak "sağlığınıza dikkat edin" diyelim ve sözü şöyle bağlayalım:
İki kahve, biri orta biri sade...
Şimdilik bana müsaade.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.