Kahveden bir yudum içince, köpük üstünde oluşan şekil, tamı tamına Afrika'ya benzedi.

Masadaki arkadaşların da dikkatini çekti.

"Aha işte yol göründü, belli ki Afrika'ya gideceksin" sözüne itibar etmedim.

Zira fincandaki şekillere bakarak, geleceğe dair umut beslemek saçma geliyor.

Ayrıca, kahve bittikten sonra, fincanın içinde kalan telvenin şekillerinde de Amerika görünüyordu.

Güneyi kuzeyi bir arada...

*

"Fala inanmayın, ama falsız da kalmayın" gibi abes bir sözü sarfedenlere de iyi gözle bakmam.

Bence işin aslı şöyle olmalı:

Geleceği hiç kimsenin bilemeyeceğini unutmayın ve falla malla uğraşmayın.

*

Geçen yılın son günlerinde yazdığım "Birkaç gün ara" başlıklı yazıyı galiba bazıları yanlış anlamış.

Ki üst üste arayan ve "Yazın yok" diye sitem eden arkadaşlar oldu.

Onlarla telefonda konuştuk.

Oradaki 'ara'nın o 'ara' olmadığını izah etmek zorunda kaldım.

Üstelik o başlığın ilk kelimesi "Müsaadenizle" idi.

Demekki insanlar gördüğünü değil, istediğini anlama eğiliminde.

*

Şu bir hafta içinde ne kadar çok gelişme yaşadık.

Koskoca 2010 gitti, sağdan sağdan bir fazlası geldi.

Hayırlar getirsin.

Yeni yılın bebek olarak çizilmesi, eski yılın da sakallı bir ihtiyar halinde tasvir edilmesi ne kadar garip.

Bebek, 365 günde ihtiyarlıyor; her sene aynı...

*

Petrol fiyatları yükseldikçe, farklı enerji kaynaklarına yöneliyoruz ister istemez.

Dünyanın en pahalı benzinini kullandığımızı dikkate alırsak, elektrikli otomobiller bizim için daha cazip.

Fatih Altaylı, geçenlerde elektrikli otomobil işinden heyecan duyduğunu yazmıştı.

Ancak bir de şerh düşmüştü:

"Ama benim gibi motor sesine hasta olanların ne hissedeceğini de düşünmeleri gerekiyor."

*

Altaylı'nın dikkat çektiği bu husus, yıllar öncesinden bir haberi hatırlattı.

Japonların bir uygulamasından haberdar olmuştuk.

Heladayken ses kamufle etmek amacıyla fazla su kullanılmasından rahatsız olunca, israfı önlemek için, su sesi çıkaran düğme koymuşlardı.

Gereksiz yere sifon çekme âdetinden bu yolla vazgeçmişler.

Bas düğmeye, suların çağlaması duyulsun fakat tek damla su israf edilmesin.

*

Elektrikli otomobillerde de isteğe bağlı olarak motor sesi ilave edilebilir pekâlâ.

Altaylı gibi motor sesi hastalarının içi ferah olsun, Japonlar bu işi de çözer.

Ya da Japonları beklemesin, bizimkiler halletsin.

Motor sesi dediğin, atla deve değil ki.

Alın işte mis gibi fikir...

Patent payı falan da istemem, seslisinden bir araç yeter.

Renault Genel Müdürü İbrahim Aybar bu konuyu dikkate alırsa, iş tamamdır.