Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Milletin imanını çalmaya çalışanlar

Milletin imanını çalmaya çalışanlar

Asrımızda genelde İslâm coğrafyasında, özelde ise ülkemizde büyük gürültüler kopmaktadır. Bu gürültüleri koparanlar, İslâm milletinin imanını çalmaya çalışanlardır. Bu gürültülere rağmen hak ve batıl koşusu devam ediyor. Ama şu bir gerçek ki; kara forma sahiplerinin nefesi ise kesilmek üzere! Koşunun bitişini gösteren kurdela, kimine göre görüş menziline girdi bile; son yüz metreye girildi; gürültülerin sebebi bu...
“On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaşta” diyenlerin, ferdlerin sînelerinden înançları sökme planları tutmadı! İslâm topraklarının sînesinden Kur’ân, semâsından ezan kazınıp silinemediği gibi. Allah’ın emrettiği şekilde yaşamaya çalışanların sayıları her gün biraz daha artmaktadır. Bu duruma tahammül edemeyen iman hırsızları, yasalarla gelen yasakların arkasına gizlenerek meydan kabadayılığına soyunmaktadırlar. Şunu bilelim ki; yeryüzünün en tehlikeli insanları, iman hırsızlarıdır. İmanı çalınmış olan insanın her şeyi çalınmış demektir. İman hırsızlarının varlığı bir hakikattir. Allahû Teâla buyuruyor:
“İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler, siz kitap(lar)ın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştukları zaman ‘inandık’ derler. Baş başa kaldıkları zaman da kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: ‘kininizle geberin!’ Şüphesiz ki Allah göğüslerin (gönüllerin) özünü bilir.” (âl-i İmran Sûresi/ 119)
Müslümanları Allah’ın indirdiği hükümlerle idare etmeyen ve Allah’ın dine göre idare olunmalarına fırsat vermeyen bütün sosyal ve siyasal kadrolar, Müslüman milletin imanını çalmaya çalışan kadrolardır. Küresel sermayenin kavimleri ve dinleri eritip, yepyeni bir “dünya düzeni” oluşturmaya çalıştığı bir dönem ve devrede; “Mü’min kalmak” isteyenlerin en galiz ifadelerle suçlanması “İslâm’ın protestanlaştırılması”na start verildiğinin göstergesi olsa gerek. Günümüzde başta Batılı güçler olmak üzere, egemen odakların İslâm'a çeşitli elbiseler biçme gayretinde olduğunu görüyoruz. Bu çabaların en temel niteliği, İslâm'ın hayatla olan bağını koparmak ve onu vicdanlara ve dar manada ibadethanelere hapsetmek isteğidir. Yani, İslâm, hayata müdahale etmeyen, bir günah çıkarma dini haline getirilmek isteniyor. Oysa ki, İslâm hayatın kendisidir, hayatın amiridir ve hayatın yegâne nizamıdır.
Genelde İslâm coğrafyasında, özelde ise ülkemizde uzun zamandan beridir İslâm milletinin imanı çalınmaya çalışılıyor. “Kim gitmiş de gelmiş!”, “Görmediğim şeye inanmam!”, “Bilmem şu kadar âyet çağdışı!” gibi hezeyan tohumları boy bile verdi. Pozitivist eritim (eğitim değil!) çarkı, kâinatı Yaratan’dan soyutlayarak tanıtmak üzerine programlandı. Hedef, Kur’ân’ı kendi elleriyle parçalayacak, bir köşeye fırlatacak nesiller yetiştirmekti... İslâm’ı hatırlatacak ne varsa hayattan ihraç edilmek istendi; gaye, İslâm’sız bir hayat tarzı tesis etmekti!.. Sînelerdeki îmanlar yenilenmesin, kuvvet kazanmasın diye büyük taşlar yerinden oynatılmış geçmişte; taşlar bağlanıp kelpler de serbest bırakılmış zaman zaman. Pozitivist eğitim çarkına bir de sefahat ve lehviyat vasıtaları ilâve edilerek ‘kamu vicdanı’ ifsad edilip zararsız hâle getirilmek murad edilmiş. İradesini ibâdetullahta değil, nefsine kullukta; zihnini marifetullahta değil, nefsinin arzularını tanımakta, kalbini muhabbetullahta değil, nefsini sevmekte, hislerini Yaratan’ını müşâhede etmekte değil, nefsini tatmin etmekte kullanan halk vicdanı böylelikle şirâzesi çıkmış kitap gibi darmadağın oluvermiş. İçindeki mikropları eritip temizlemek yerine, temiz uzuvları kirleten, bozan, ifsad eden, yutan, kendine benzeten, kimliksizleştiren bir istihâle makinesine dönüşüvermiş toplum. İslâm dışı toplumlar, müşrik ve münkir insan üretme çiftlikleridir.
İslâm topraklarında Müslüman bir neslin yetişmesine müsaade ve tahammül etmeyenler, Sabetayist toplum unsurlarıdır. Sabetayist toplum unsurları Müslümanların dinlerinin gereğini yerine getirmelerinden endişeleniyorlar... Dininin gereklerini yerine getiren Müslümanların çoğalmasından korkuyorlar... İnançlı, dindar Müslümanların resmi kurumlarda önemli mevkilerde, özel sektörlerde etkin konumlarda bulunmalarından tedirginlik duyuyorlar... Müslümanların siyasette etkin olmalarından adeta dehşete kapılıyorlar... Müslümanların eğitim, kültür ve sosyal hayatta faaliyet yapmaları kendilerine hafakanlar basmış gibi sıkıntı veriyor... Müslüman kimliğinin her nerede, ne şekilde olursa olsun imrendirici şekilde öne çıkmasından rahatsız oluyorlar... İslâmi bir sembol gördüklerinde fena halde bozuluyorlar... Peki, nedir bu? Niye bütün bunlar? çünkü Sabetayist toplum unsurları, Türkiyeli Müslümanlara karşı suçludurlar, o yüzden korkuları, endişeleri... Bir hırsız malını çaldığı kimseden elbette ki korkar! Altını çizerek diyoruz ki; Sabetayistler, Müslümanlardan devletlerini çaldılar, ülkelerini çaldılar; kendilerini yönetimden dışladılar... Hürriyetlerini çaldılar, zürriyetlerini çaldılar, bağımsızlıklarını çaldılar; paryalaştırdılar... Ekonomilerini çaldılar, her türlü maddi varlıklarını çaldılar; fakirleştirdiler. Kültürlerini, medeniyetlerini çaldılar; yabanileştirdiler, ilkelleştirdiler... Müslümanların dinlerini, imanlarını, ahlâklarını çaldılar; paganlaştırdılar... Kimliklerini çaldılar, kendilerine yabancılaştırdılar... Bugün İslâm dinine göre bir hayat yaşamak isteyen Türkiyeli Müslümanlar her sahada kuşatma altındadırlar. Bu ülkede şehidlerin tesettürlü kızlarına ve torunlarına bu ülkenin dışında yaşamayı adres diye gösteren milletin iman hırsızı kartlaşmış mürted ve münkire şunu hatırlatırız:
Deden çok uğraştı getiremedi bu Hak dinin sonunu
Sen mi getireceksin ey Ebû Cehil'in bunak torunu!
Bulutlar yüceliklerini koruyorlar. Şunun bunun bağırışları ise bulutlara zarar vermiyor. Güçlerini sadece İslâm’dan alan Müslümanlar vardır ve varlıklarını onurla devam ettirmektedirler. ümitsizlik şifa bulmaz illettir. Zorluklardan kaçarak mücadeleyi terk etmenin sonu kesin zillettir. İman hırsızları karşısında cehdü gayretimiz sona ermeyecektir. Bilecek ve inanacağız ki; bu memleketin gericileri, yobazları, çağın dışında kalanları, iman hırsızlarıdır. İman hırsızlarını kovalamaya ve yakalamaya devam edelim. İslâm Milleti, iman hırsızlarını af etmez. çünkü iman hırsızlarını affedenleri Allah sevmez. Bu, böyle biline...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi