95 Mayıs'ında San Diego'da emekli bir asker, askerî üsse girerek, hiç kimsenin alışık olmadığı bir işe kalkışmıştı.

Tank çaldı adam.

Evet, bildiğiniz tank.

Girdi içine, bastı gaza, yürüdü gitti.

Şehrin sokaklarına daldı, önüne ne gelirse ezdi geçti.

Otomobil, kamyonet, otobüs demedi, hepsini hurdaya çevirdi.

Kâğıt gibi buruşturdu.

* * *

Emekli askerin gözü dönmüştü.

Tankı iyi kullanıyor, ustaca manevralar yapıyordu.

Trafiği felce uğrattı.

Ağaçlar, elektrik direkleri ve trafik lambalarının üstünden geçti, ne gördüyse devirdi.

Sadece sabit duranlara değil, hareket halindeki araçlara ve insanlara da saldırdı.

Yangın musluklarını ezdi, oradan fışkıran sular göğe yükseldi.

Polis helikopteri, havadan takibe aldı.

Ekipler araçlarıyla etrafını sarmaya, yolunu kesmeye çalıştılar.

Fakat hangi araç yürüyen bir tankın önüne çıkabilir?

* * *

Kurşun işlemez, bomba tesir etmez, polis otomobili tankın karşısında oyuncak gibi kalır.

Polisler çaresizlik içindeyken, adam hırsına yenik düştü.

Otoyolun diğer tarafına geçmek istedi.

Karşı yönden hızla gelen araçlar tanka çarpacak, her biri cin mısırı gibi patlayıp etrafa saçılacaklardı.

Ne var ki tank, gidiş gelişli iki yol arasındaki kısmı aşamadı.

Oraya takıldı kaldı, paletler havada dönüyordu.

* * *

Etrafını saran polisler teslim olması için anons yaptılar.

Kabul etmedi.

Sonunda kapak açıldı ve teslim olmayan emekli asker bir kurşunla öldürüldü.

Eğer iki yol arasında takılmasaydı, yakıt bitene kadar ilerleyecek ve kim bilir kaç kişinin canını yakacaktı.

* * *

Aradan tam iki sene geçmişti ki, başka bir ülkede, benzer bir hadise yaşandı.

Bu defa emekli değil, muvazzaf askerler devredeydi.

Bir değil, birçok tank aynı anda yürüdü; peşpeşe.

Başkentin bir ilçesinde, caddeler tankların palet sesiyle inledi.

O sesi bilen bilir, bilmeyene burada harflerle kelimelerle anlatmak, imkân dâhilinde değil.

Yeryüzünde kullanılan bütün harfler bir araya getirilip karıştırılsa bile.

* * *

O ülke Türkiye idi, tankların yürüdüğü yer de Sincan.

Hatırlamıyorsanız, unutmuşsanız veya yaşınızdan dolayı haberdar olmamışsanız, kısaca maksat neydi, onu da belirtmemiz gerekir.

Maksat, halka gözdağı vermek, hükümeti korkutmak ve kısa zamanda düşmesi için zemin hazırlamak.

Kısaca darbe provası...

* * *

Kafayı sıyırmış bir emekli askerin, San Diego caddelerindeki çılgınca hareketi ile Sincan'da tankları yürüten görevi başındaki askerlerin tek ortak tarafı, ikisinin de gözü dönmüş olmasıydı.

San Diego'daki kurşunla öldürüldü, Sincan'daki terfi ettirildi.

Göz dönmesi çok tehlikeli bir şey arkadaşlar; aman deyim gözünüze sahip çıkın.