Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun Erzurum ziyareti olumlu bir gelişmedir. Hem Türkiye, hem Yunanistan için. Asırlarca iç içe yaşamış iki milletin karşıtlığı, iki tarafa da fayda sağlamadı. Çok zarar verdi. Fazladan milyarlarca dolar askerî masraf yapıldı, hem de iki ülkenin NATO’da müttefik bulunmasına rağmen. Ege’de savaş uçağı uçurmak bile epey harcamadır.
Biribirlerine “Tayyip” ve “Yorgo” diyen iki yeni dost, Erdoğan ve Papandreu, ciddi gayret gösterdi. Ama Yunan Başbakanı, 8 savaş uçağımızın küçük bir Yunan adası üzerinde uçmakta olduğundan şikâyet etti. Adalar topraklarımızla iç içe girmiş yakınlıkta, o kadar burnumuzun dibinde ki uçaklarımız ne yapsın? Aslında bir gün önce bir Yunan helikopteri sahillerimiz üzerinden 8 defa geçmişti. Uçaklarımız buna karşılık veriyordu.
Erdoğan “sabır fazilettir” dedi, pas geçti. Dostumuz Başbakan ise, “Kıbrıs’ta işgal devam ederse Avrupa Birliği’ne üye olamazsınız” incisini telaffuz etti. Hiçbir sataşmayı cevapsız bırakmamakla tanınan Başbakanımız, gerekli cevabı verdi: “AB üyeliği için 50 yıldır oyalıyorsunuz. Sabrımız test ediliyor. Brezilya Avrupa’da vizesiz dolaşıyor. Türkiye’den vize istiyorsunuz” dedi.
Papandreu, olimpiyatların Türkiye’de yapılması için destek verecekleri vaadinde bulundu. Kıbrıs’ta kolordumuz sürekli şikâyet mevzuu ama, Kuzey Kıbrıs’a ambargo rezaletinden bir adım geri atılmadı. Askerimiz de anlaşmalar gereği adadadır.
Batı Trakya müftüsünü oradaki Türkler’in seçmesi yerine Atina hükûmetinin istediği kişiyi atamak teşebbüsü, AB kriterlerine aykırıdır. Gümülcine Türk lisesine müdahaleler de öyle. Bunlar bizi bazı düzeltmeler yapmaktan alıkoyuyor. Avrupa da bizi eleştiriyor.
Sarkozy ve Merkel gibi, gitmeleri çok yaklaşan kompleksli liderlerin, sabrımızı test ettikleri gerçektir. Bu liderleri, Avrupa için tehlikeli ve verimsiz yollara sevk eden tutumun sebebi, bağnazlıklarıdır. Tabii biz de o zamanki başbakanımızın 10 yıl müddet istemesindeki süper gafleti, bilhassa onu bu gaflete teşvik eden kuruluşları pas geçmek doğru değildir. Dış politikada hatalar, en vahîm neticeler veriyor ve düzeltilemez tablolar oluşturabiliyor.