Yemen’den gündeme bakış
Yemen’le ilgili tespit ve müşahedelerime bundan önceki ziyaretlerimden sonra gerek gazetemizde ve gerekse bazı dergilerde yayınlanan yazılarımda yer vermiştim. (O yazıları web sitemizin Dünya Gündemi - Yemen bölümünde bulabilirsiniz.) Bu ziyaretimden bazı kısa notları da bu haftaki yazılarımda aktardım. Ayrıntılı bir değerlendirme yazısını da inşallah Vuslat dergisinin Mayıs 2005 sayısı için yazmayı düşünüyorum. O yüzden bugün Yemen üzerinde değil, Arap dünyasında bayağı gündem oluşturan ve tartışma konusu olan bir gelişme üzerinde durmak istiyorum.
Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’a, İsrail’in, barış karşılığında Golan Tepeleri'nden tümüyle çekilme teklifini ilettiği bildirildi.
Gerçekten ilginç bir gelişme. Siyonist işgal devleti daha birkaç gün önce Suriye’ye savaş tehditleri gönderiyordu. Hatta Suriye ve Lübnan’a gözdağı vermek amacıyla tarihinin en büyük tatbikatını yapmıştı. Okuyanlar hatırlayacaklardır, biz de 17 Nisan Perşembe günü “Suriye’den Notlar” başlıklı yazımızda bu konu üzerinde durmuş ve Siyonist devletin savaş tehditlerinden dolayı Suriye toplumunda herhangi bir savaş endişesinin olmadığını dile getirmiştik. Yine aynı yazımızda Gazze’yi sıkı bir kuşatmaya almasına, sürekli cinayetler ve hatta katliamlar gerçekleştirmesine rağmen buradaki direniş karşısında bayağı zor durumda olan işgalci Siyonist devletin Suriye ve Lübnan’da yeni bir cephe açma cesareti gösteremeyeceğini vurgulamıştık. Gelişmeler bu tahminlerimizi doğruladı. Dün savaş tehditleri gönderdiği Suriye’ye bugün “barış” mesajları gönderiyor.
Fakat şunu kesin ve tereddütsüz bir şekilde söylemeliyim ki; işgal devletinin savaş tehdidiyle de, barış mesajı göndermesiyle de amaçladığı şey aynıdır. Siyonist devlet hiçbir zaman barışçı olmamıştır, ama “barış” kavramını ve olgusunu sürekli siyasi hesapları için kullanmaya çalışmıştır.
İşgal devletinin Suriye ve Lübnan’a savaş tehditleri göndermesinin amacı, özelde Gazze’deki, genelde tüm Filistin’deki direnişin yalnız bırakılmasını sağlamaktı. çünkü Gazze’ye geniş çaplı operasyon düzenleyebilmek için her alanda kapsamlı çalışma yürütüyordu. Suriye ve Lübnan’a yönelik savaş tehditlerinin amacı böyle bir operasyon düzenlediğinde kuzeyden, Lübnan tarafından bir tehdit oluşması halinde her iki ülkenin de sorumlu tutulacağı ve askeri yönden cezalandırılacakları mesajı vermekti.
İşgal devleti, Golan Tepeleri'nden çekilme önerisini Beşşar Esad’a “Bu kadar düşmanlık yeter, gel artık dost olalım..” demek için iletmez ve buna ihtiyacı da yoktur. “Barış” şemsiyesinin altında kabul ettirmek istediği başka talepleri var. Bunların başında Filistin direniş gruplarının Suriye’deki temsilciliklerinin faaliyetlerinin tümüyle durdurulması ve hatta lider kadroyu oluşturanların sınır dışı edilmesi gelmektedir. İkinci önemli talebi ise Suriye’nin Lübnan’daki direnişle tüm bağları koparması ve direnişçilerin silahlarının toplanması için geliştirilecek planlara destek vermesi olacaktır. Tabiî bu arada Suriye’nin işgal devletiyle anlaşma imzalayarak onu “meşru” sayması ise gayrimeşru Siyonist yönetimin en büyük kazanımı olacaktır. Bunlar bizim rastgele tahminlerimiz değil, Siyonist devletin Suriye ile 2000 yılında kesintiye uğrayan görüşmelerinde sergilediği tutumdan ve şimdiye kadar bu ülkeye yönelttiği isteklerden çıkardığımız sonuçlar. Buradan da anlaşılacağı üzere işgal devletinin “barış” şemsiyesi altında gerçekleştirmek istedikleri “savaş” tehditleriyle gerçekleştirmek istediklerinden daha fazladır ve aynı amaca yöneliktir.
Ama Suriye’nin bu istekleri kabul edebileceği beklenmiyor. Belki Golan Tepeleri'ndeki işgalin sona ermesi talebiyle görüşmelerin yeniden başlatılmasını kabul edebilir. Fakat Siyonist işgal devleti, karşılığında büyük kazanımlar elde etmeden şu an askeri bir üs olarak kullandığı Golan Tepeleri'nden çekilmeyi kabul etmez. İsrail işgal devletinin isteklerinin kabul edilmesinin Suriye’ye vereceği zarar ise Golan Tepeleri'nin alınmasıyla elde edilecek maslahattan boyut olarak çok daha büyük olacaktır. Def’i mazarrat celbi maslahattan evlâdır.. Yani zararın bertaraf edilmesi, yarar temin edilmesinden önceliklidir.
İşgal devleti buna benzer pazarlıkları Güney Lübnan’dan çekilme konusunda da kullanmaya çalışmış, ama istediklerini alamamıştı. Sonra direniş karşısında yenilerek hiçbir karşılık istemeden çekilmek zorunda kalmıştı. Siyonist işgalcilere boyun eğdirecek güç, kararlı direniştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.