Bir yakınım yıllar önce şeker hastası olmuştu. Sağlıklı insanlardaki gibi çalışmıyordu pankreası. İnsülin denilen hormonu salgılamakta tembellik ediyordu.

öyle olunca da bazı hücrelerin büyümesini sağlayan ve kandaki şeker oranını düzenleyen o hormonu, dışarıdan şırınga etmesi gerekiyordu.

Doktor tatlı yemesini yasaklamış, sık aralıklarla ve kısıtlı miktarda yemek yemesini, sıkıntıdan, gerilimden, kısacası stresten uzak durmasını öğütlemişti.

***

Günde beş defa insülin iğnesi vuracaktı.

Aksi halde kan şekeri düşecek, fenalaşacaktı.

Sağlıklı yaşaması için düzenli olarak spor yapması da şarttı.

özellikle günün belli saatlerinde tempolu yürüyüş...

Diyabet de denilen şeker hastalarının iyi bildiği konular bunlar.

Uzak olanlarsa, şeker hastalarının sadece baklava yememekle yetineceklerini sanır ekseri.

Günde beş defa kendine iğne yapmaya alışınca, namazlarını da düzene sokmuştu.

Günde beş defa yapması gereken iğneyi, haftada bir defa yapacak olsa, hayatının alt üst olacağını fark etmişti.

Şekere yakalandığı ilk günlerde, camideki hoca da bir cuma namazında ısrarla ve sanki biliyormuş gibi, bu örneği vermiş, kafasına dank ettirmişti.

Dank dank dank sesleri kafasında yankılanınca, namaza sarılmıştı.

***

Bu tecrübeyi herkesin aynı şekilde yaşaması gerekmiyor tabii.

Namazı düzenli kılmak için hepimizin insülin iğnesine muhtaç olma şartı yok.

Anlayan için, sivrisinek bile senfoni orkestrası.

***

Orası öyle, burası böyle de bir yanda da cuma namazının anlamını bilmeyenlere rastlıyoruz ki ne demeli bilmiyorum.

Cuma namazı evde tek başına kılınmaz. çünkü camide toplanmak, bir araya gelmek gibi bir şartı vardır.

Vaaz dinlenecek, hutbe verilecek, ardından hep beraber namaz kılınacak.

Fakat arada bir iki kişi çıkıyor, hoca kürsüden vaaz ederken kalkıp tek başına namaza duruyor.

***

Tıpkı bir cephede toplu halde savaşırken, içlerinden bir ikisinin yalnızca kendilerini kurtarma derdine düşmesi gibi.

Hâlbuki vatan savunması yapılacaksa, bütün halinde yapılması gerekir.

Tek başına kendini kurtarmak isteyen çıkarsa, o kurşunu enseden yer.

Camide toplanmanın hikmeti, anlamı, sebebi, gerekçesi artık ne derseniz deyin, tek başına yatıp kalkıp namaz kılanlar yüzünden bozulmaktadır.

***

İsterseniz bir örnek daha verelim. Sonradan yapılan satış mukavelesi, eski tarihli de olsa kira mukavelesini geçersiz kılar.

Bu da pek hukuk diliyle oldu, idare edin artık.

Vaaz verilirken vaaz dinlenilir, hutbe sırasında hutbe.

Hocaefendi kürsüde o sözleri kendisi için anlatmıyor; oradaki her insan muhatabı.

Madem o kadar çok meraklısın tek başına namaz kılmaya, cami içinde ne arıyorsun?

Git evinde tek başına kıl!

Sen o kadar dindarsın da camideki diğer insanlar zındık mı?