Popcorn -I-
Popcorn, malum, patlamış mısır demek. Mısır, şimdi tam da bu tarifteki gibi. Çöl tavasında mısır patlıyor. Ülkenin tarih, edebiyat, kültür ve ticarette adı Mısır’dır. Ama düveli muazzama öyle dediği için Egyptian adını benimsemişler. Emperyalizm, girdiği memleketlerde isimlerinden kafalarına kadar her şeylerini değiştirdi.
Bu bizimle batılılar arasındaki farktır.
Bizim medeniyetimiz paylaşır, onlar sömürür.
Mısır, Türkiye’nin Akdeniz’in öte yakasındaki iz düşümü gibidir. Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 Ridaniye Savaşıyla fethedilmiştir. Fethin sonundaki şühedadan biri de Veziri Azam Sinan Paşa’dır. Hazreti Ömer tabiatlı Yavuz, fethe rağmen buruktur. Dediği söz unutulmaz. “Mısır’ı aldık lakin Sinan’ı kaybettik...” Hilafet ve Emanet-i Mukaddese’nin İstanbul’a getirilme şerefi bu sefer-i hümayuna mahsustur.
Elden çıkma sürecinin başlangıcı ise 1805 Kavalalı Mehmed Ali Paşa isyanı ile başlar. Bu isyan, devleti zora sokmuş, düşmandan yardım isteme mecburiyeti doğurmuş, bölge üzerindeki hükümdarlığı kısmen de olsa zedelemiştir.
Her şeye rağmen hiç olmayan zamanda bile Mısır-Türkiye, Kahire-İstanbul münasebetleri hep diri ve sıcaktır. Vehhabi ayaklanmasına karşı Payitaht adına mücadele veren de Mehmet Ali Paşa’dır.
İstanbul, Mısır hidivlerinin/valilerinin yazlık mekânıdır. Kandilli sırtlarındaki Hidiv Kasrı onlardan bir örnektir. Çok kesif bir şekilde kız alıp-verme yaşanmıştır. Her Mısır Arabı, kanında Türk kanı dolaşmasıyla iftihar eder. Ninem Türk’tü diyen Mısırlının hesabı yoktur. Mısır’ın Türk geçmişi Osmanlı ile kaim değildir. Tarihte ilk Türkiye adını almış devlet, 1250 Memluk Türk Sultanlığı “Ed’devlet’it Türkiye” Mısır’da kurulmuş, Ridaniye ile son bulmuştur.
Bu Mısır da diğer Orta Şark, Şimali Afrika ve Orta Afrika gibi İngiliz-Fransız ağırlıklı yönetimlerin tünelinden geçmiştir. Önce 1798-1801 Napolyon komutasındaki Fransız işgali, sonra 1882-1952 İngiliz işgali. Bu devletler, geçen hafta Macar Cumhurbaşkanının bir İspanyol gazetesine yaptığı açıklamadaki Müslüman Türk adalet anlayışını buralarda tatbik etmediler. Macar Cumhurbaşkanı, daha evvel bizim kaleme aldığımız makaleleri teyid edercesine iyi ki Türkler, tarihte bizi 152 sene idare ettiler. Osmanlı Türkleri, bu zaman zarfında dilimize, dinimize örfümüze karışmadılar, başka bir millet olsaydı bizi yok ederlerdi dedi.
Diğer taraftan Mısır’da hem Ahmed-i Rıfai, Seyyid’et Nefise, Ahmed-i Bedevi gibi İslam büyükleri ve hem de Mısır yakın tarih hayatında Muhammed Abduh, Seyyid Kutub gibi İslamı içten bozmak isteyen isimler vardır. Diğer taraftan son Şeyh’ül İslamımız Mustafa Sabri Efendi Kahire Mezarevler’dedir.
Bir başka hatırlamamız gereken gerçekse şudur. Daha yüz sene evvel İstanbul’da Matbaayi Amire’de veya Kahire Bulak Matbaasında basılan bir kitap tıpkı İstanbul veya Kırım’da çıkan bir gazete gibi hem imparatorluk coğrafyasında ve hem de Uluğ Türkistan’da okunabiliyordu.
Bunlar kaybolunca musibetler geldi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.