- Lütfü Bey; Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan arama sonucunda, Balyozcuların darbe ortamı oluşturmak için çeşitli suikastları, bombalamaları planladıklarını gösteren belgelerin ele geçirilmesiyle birlikte, Balyoz davasının orduyu yıpratmaya yönelik bir komplo olduğu iddiasının çürüdüğü görüşü kamuoyunda kabul görüyor. Siz nasıl yorumluyorsunuz bu durumu?
- Eğer söz konusu olan hiçbir darbe planlamamış, hiçbir darbe yapmamış, diyelim ki bir Avrupa ülkesi ordusunun komutanları olsa, Balyoz tipi planlar şüpheyle karşılanabilirdi. “Komutanlar bırakın darbe planlamayı, darbe yapmayı akıllarından bile geçirmezler” denebilirdi. Ancak bizim ordunun komutanlarının darbe planlamaları şüpheyle karşılanabilir, “Bizim komutanlar darbe yapmayı akıllarından bile geçirmezler” denebilir mi? Altmış yıllık demokrasi tarihimizde bizim ordunun komutanları her on yılda bir darbe yapmadılar ve çok sayıda da darbe teşebbüsünde bulunmadılar mı? Üstelik darbe ortamı oluşturmak için tanınmış aydınları, gazetecileri katletmediler; sağcılar ile solcuları, Sünniler ile Alevileri birbirlerine kırdırmadılar mı? Sağa sola bombalar attırmadılar mı? Hatta bazı komutanlarımız bu konuda itiraflarda da bulunmadılar mı? Nitekim 12 Eylül 1980 darbesinin lideri olan Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, “Aslında 12 Eylül’ü bir yıl kadar önce yapacaktık; ancak ortamın iyice olgunlaşmasını bekledik” demedi mi? Darbe ortamının iyice olgunlaşmasının beklendiği sürede her gün ortalama 20 yere bomba konmadı, her gün ortalama 30 kişi katlettirilmedi mi? Siz mesela hayatı boyunca seri cinayetler işlemiş birinin, “Yeni bir cinayet daha işleyecekken yakalandı” şeklinde suçlanmasına şüpheyle bakabilir misiniz? “O kişi bırakın cinayet işlemeyi, cinayet işlemeyi aklından bile geçirmez” diyebilir misiniz? O seri katil için “Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır” demez misiniz? Benim deyimimle darbeler de demokrasiye, milli iradeye karşı işlenmiş cinayetlerdir! Üstelik maalesef ülkemizde demokrasiye, milli iradeye karşı seri cinayetler işlenmiştir! Zaten o yüzden şimdi milletin çoğunluğu, başta Balyozcular olmak üzere komutanlar için, “Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır” diye düşünmektedir.
ULUSALCILARIN UMUDU EMPERYALİSTLER!
- Lütfü Bey; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geçenlerde yaptığı bir konuşmada, “Vahşi kapitalizmden kurtulmalıyız” şeklinde bir cümle sarf etti. Siz vahşi kapitalizmin bir numaralı düşmanı olarak bilinen bir kişisiniz. Bu bağlamda Bülent Arınç’ın sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İktidardaki bir partinin ikinci adamı durumundaki Bülent Arınç, vahşi kapitalizme lafta da olsa tepki duyuyor da, mesela ana muhalefet partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu niye kapitalizme tepki duymuyor? Halk, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzından kapitalizmi eleştiren bir laf, bir cümle bile duymuyor. Gerçi Kemal Kılıçdaroğlu kapitalizmi nasıl eleştirsin? Sen CHP’nin yönetim kadrolarına kapitalistleri doldurursan, kapitalizmi eleştirebilir misin? Hem bunu yapıp hem de solcu bir parti olduğundan bahsedebilir misin? Gerçek anlamda solculuğun ilk şartının kapitalizme karşı olmak olduğunu bilmez misin? Vahşi kapitalizm demek, emek sömürüsü, gelir adaletsizliği demek. Vahşi kapitalizm demek, zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olması demek. Yönetim kadroları emekçileri sömürenlerle, holdingcilerle dolu olan bir partinin lideri kapitalizmi nasıl eleştirecek? Gerçi Kemal Kılıçdaroğlu kapitalizme karşı çıkmıyor da örneğin ABD’nin emperyalizmine, İsrail’in Siyonizmine karşı çıkıyor mu? Halk onun ağzından emperyalistleri, Siyonistleri eleştiren laflar duyuyor mu? Aksine Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatlığını yaptığı Kemalistlerin bazılarından İsrail’e umut bağlayan sözler duyuluyor. Bunlar adeta “Kurtar bizi İsrail; umudumuz İsrail” der gibi konuşuyor. Nitekim bunlar kendilerine “ulusalcı” diyen yayın organlarında açıkça “İsrail, Tayyip Erdoğan Hükümeti’ni yıkmaya karar verdi” deyip, seviniyor. Yahu hem kendine “ulusalcı” diyeceksin hem de emperyalist ABD’nin ikiz kardeşi İsrail’den medet umacaksın. Hem kendine “solcu” diyeceksin hem de vahşi kapitalistlerle işbirliği yapacaksın. Ne diyelim; CHP’yi de, Kemalistleri de içine düştükleri bu çelişki çukurundan Allah kurtarsın!