Ortadoğu’da domino, diktatörlere no!
- Lütfü Bey; Tunus’ta diktatör Bin Ali, halkın isyanıyla devrildiğinde bizim Kemalistlerin beyin takımından Profesör Mümtaz Soysal, “Tunus’u Kemalist bir yöntemle çağdaşlaştırmaya çalıştı” diyerek laikçi diktatörü savunmuştu. Bu arada Tunus’ta diktatörlüğe isyan hareketi domino etkisi yapıp, Mısır başta olmak üzere Ortadoğu’daki diğer diktatörlükleri de sallamakta. Bu bağlamda diktatörler hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
- Diktatörlerin Kemalisti de, laikçisi de, İslamcısı da benim için birdir. Neci olursa olsun bütün diktatörler tez vakitte devrilip tarihin çöplüğüne gönderilmelidir. Diktatörlük demek sonuçta baskı, zulüm demektir. Tunus, Mısır ve benzeri ülkelerdeki diktatörlere baktığımızda görüyoruz ki, diktatörlük demek aynı zamanda yolsuzluk, hırsızlık demektir. Sadece milli iradeyi değil, millete ait ülke servetlerini de gasp etmek demektir. Nitekim bakın Bin Ali, onlarca yıl milli iradeyi gasp edip Tunus’u diktatörlükle yönettiği yetmezmiş gibi, devrilip ülkeden kaçmak zorunda kalınca da millete ait 7,5 milyar doları, 1,5 ton altını ülke dışına kaçırdı. Bu konuda diğer diktatörlerin de Tunus diktatöründen bir farkları var mı? İran’ın devrik diktatörü Şah Pehlevi de tıpkı Tunus’un diktatörü gibi millete ait hazineyi ülke dışına kaçırmadı mı? Mısır’ın laikçi diktatörü ile Suudi Arabistan’ın sözde şeriatçı diktatörü de devrildiklerinde millete ait hazineyi ülke dışına kaçırmayacaklar mı? Laikçi diktatörler ile sözde İslamcı diktatörlerin bir başka ortak yanı da hepsinin ABD uşağı olması. Tunus’un devrik laikçi diktatörü de, Mısır’ın laikçi diktatörü de, Suudi Arabistan’ın sözde şeriatçı diktatörü de ABD uşağı değil mi? Nitekim mesela laikçi Tunus, Mısır diktatörleri de, sözde şeriatçı Suudi Arabistan diktatörü de ABD emperyalizmine kafa tutan Ahmedinejad’ın başında bulunduğu İran yönetiminin yıkılması için emperyalistlerle işbirliği içine girmediler mi? Ama neyse ki Ortadoğu’da ABD uşağı diktatörlüklerin artık sonuna gelindi. Tunus diktatörünün devrilmesi domino etkisi yapıp, diğer bütün diktatörlerin tahtını sallıyor şimdi. “Ortadoğu’da domino, diktatörlere no!” diye özetlenebilecek bir gerçek yaşanıyor günümüzde şimdi.
KAYGI DEĞİL SAYGI UYANDIRMALI YARGI!
- Geçenlerde bayan cumhurbaşkanı ülkemizi ziyaret eden Arjantin’de, 1976 yılında gerçekleşen askeri darbenin lideri Videla, 34 yıl aradan sonra ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Neler söylemek istersiniz bu konuda?
- Eğer biz de darbe yapanları cezalandırmayı başarabilirsek, dünyada darbe yapanların cezalandırılmadığı ülke kalmayacak. Eğer bunu başaramazsak, Türkiye darbe yapanların cezalandırılmadığı dünyadaki tek ülke olmanın utancıyla yaşayacak. İşte geçenlerde Arjantin’de, askeri darbeden 34 yıl sonra darbe lideri Videla ömür boyu hapse mahkûm edildi. Videla, 85 yaşında şimdi. Aslında Videla, bundan önce de yedi yıl hapis yatmıştı. Ancak ülkede ilan edilen genel af ile cezaevinden çıkmıştı. Ama Arjantinliler Videla’nın peşini bırakmadı. Onun 85 yaşında da olsa elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşmasına izin vermedi. Onu ömür boyu hapis cezasına çarptırıp, yeniden hapse gönderdi. Darbenin üzerinden 34 yıl geçmesine rağmen Arjantinliler 85 yaşındaki darbe liderine “İstikamet hapishane, marş marş” dedi! Darbenin üzerinden 34 yıl geçse de, darbe liderleri 85 yaşında olsa da, mahkûm edilebiliyorlar demek ki. Onları ne darbenin üzerinden geçen 34 yıllık zamanaşımı, ne de 85 yaşında oluşları kurtaramıyor demek ki. Çünkü dünyada geçerli olan anlayış şu ki, darbeciler sadece ülkelerinin insanlarına karşı değil tüm insanlığa karşı suç işlemişlerdir. Darbe dönemlerinde her türlü insanlık suçunu işleyenler için zamanaşımı geçerli değildir. Hele bizdeki gibi darbecilerin, yargılanmayacaklarına dair Anayasa’ya madde koydurdukları ülkelerde bu hiç geçerli değildir. Kaldı ki zamanaşımının süresinin, darbecilerin yargılanamayacaklarına dair Anayasa maddesinin kaldırıldığı günden itibaren işlemesi gerekir. Tüm dünyada geçerli olan hukuk anlayışı, bizde geçerli olmayabilir mi? Hukuk evrensel değil mi? Bizim yargı makamları tüm dünyadaki yargı makamlarının yorumladığının aksine hukuku yorumlayabilir mi? Tüm dünyada darbe yapanlar 85 yaşında da olsalar, darbenin üzerinden 34 yıl geçse de hapse yollandıklarına göre, bizde bunun tersi bir durum olabilir mi? Eğer olursa, bizdeki yargı tüm insanlığın gözünde saygı değil kaygı uyandırmaktan kurtulabilir mi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.