Anadolu'nun bir köyünde, meydandaki kahvehanenin cam boyuna dizili sandalyelere oturmuş, çayları söylemişiz.

Karşımızda eski ve güzel bir cami.

Havadan sudan başlayan sohbet, sonra mecburen siyasete, derken spora doğru akıyor.

Çaylar güzel, tazeliyoruz.

* * *

Nasıl oluyorsa, söz İstanbul'a geliyor.

Dedik ama burada "nasıl oluyorsa" ifadesi abes; bu ülkede herkesin İstanbul'la bir bağı var muhakkak.

"İstanbul'a üçüncü köprü gereksiz aslında..."

Bu sözü söyleyene bakıyorum, tanıdığım biri.

İster istemez sebebini soruyorum.

"İki tane var" diyor, "yeter Boğaz'a iki köprü."

* * *

Solcu desem, değil; sağcı desem, pek sayılmaz.

Hani köprülere itiraz etmek solculuğun bir alameti ya, o bakımdan belirtme gereği duydum bu hususu.

Sağcı da solcu da olmayan o arkadaş için, oturduğu yerden, İstanbul trafiğiyle ilgili hüküm vermek ne kadar kolay...

Bekârın boşanması gibi.

* * *

Köy meydanında çay içerken, önümüzden geçen otomobil, traktör ve minibüslerin çokluğuna bakarak "Burası da E-5'e döndü" sözünün ardından geldik İstanbul trafiğine.

Hacı Abi, âlem adam.

Bir köydeki araçların bile, yol kenarındaki kahve önünde oturmuş çay içenleri rahatsız edecek kadar fazla geçmesine kafayı takıyor da, iş İstanbul'daki trafiğe gelince, üçüncü köprünün gereksiz olduğuna karar verebiliyor.

* * *

Gel de bu şehirde bir gün dolaş.

İster direksiyonda, isten yolcu koltuğunda.

Taksim'e, Beyazıt'a, Beşiktaş'a uğra.

Hele bir de karşıya geçmeye niyetlen; Kadıköy'e, Üsküdar'a, Fenerbahçe'ye...

Köprülerin birinden git, diğerinden dönmeye çalış.

Ondan sonra gel de oturup üçüncü değil, beşinciyi konuşalım.

* * *

Eskiden trafiğin saatleri vardı, günleri vardı.

İşe gidiş ve dönüş saatlerinde kalabalık olur diye bilinirdi.

Pazartesi ve Cuma trafikleri, bayram gidiş ve dönüşleri yoğun olurdu.

Şimdiyse, ne gün ne saat fark ediyor.

Her gün, her saat kalabalık.

Akan bir trafik isteyen, sıfır iki ile altı buçuk arasında yola düşmeli.

* * *

İstanbul'da yaşayanlar için en önemli sorun, trafik Hacı Abi.

Bunu bilesin.

İşsizlikten bile önce gelir.

Günün altı saatini yollarda geçirenlere sakın söyleme böyle bir sözü.

Adamı durup dururken katil edersin.

Mevcutların üstüne üç köprü daha yapılsa, üç tane de tünel, emin ol yine kurtarmaz.

Belki yollara "kat çıkmak" çare olabilir; bütün yollar iki katlı olursa, trafik bir süre rahatlar.