Jakobenlik nedir? Sonu nereye varır?

Jakobenlik nedir? Sonu nereye varır?

Son günlerde sık duyduğumuz kavramlardan biri de "jakobenlik"...

Liberal kesim ve ılık İslâmcılar tarafından kemalistleri suçlamak için kullanılıyor.

Fakat kimse kavramı derinlemesine ele alıp millete açık seçik izah etmiyor.

"Bir sual binbir cevab" misali, türlü türlü tahminler ortada dolaşıyor. Nedir jakobenlik?

- Darbecilik gibi bir şey...

- Tek parti diktatörlüğü...

- Baas, Baas...

- Militan laiklik...

- İlkel benlik, id...

Vesaire, vesaire...

Bakalım, tarihî kökenine inelim, vakıa bu cevablardan hangisine uyuyor...

FRANSIZ İHTİLâLİ GüNLERİ

Fransa'da 1789 yılında patlak veren ihtilâl, tarihte yeni bir çığırı haber veriyordu. Uzun çağlar boyunca geçerli tek idare şekli olan "Kraliyet" yıkılıyor, yerine "Cumhuriyet" adında yeni bir idare şekli ilan olunuyordu.

Daha birçok yönü de vardı bu ihtilâlin. Kraliyetle beraber, onun koltuk değneği olan aristokrasi, beyzadeler çevresi batıyor, "burjuvalar" adı verilen yeni bir servet sınıfı doğuyordu. Bu sınıfın karşısında da yoksul kütleler, "proleterya"...

Aynı şekilde, kilisenin devlet ve toplum üzerindeki nüfuzu kırılıyor, onun yerini "laik-dindışı, papazlar sınıfından olmayan" yeni bir tahakküm şekli alıyordu. Daha bunun gibi, birçok eski-yeni çatışması...

Bu çatışma o kadar kolay sonuca bağlanmadı. Fransız İhtilâli, neredeyse yüzyıl boyunca hazırlandı, "eski"nin gadrine uğradı, "eski"nin duvarına çarpıp geri döndü, bir gün o duvarı bir vuruşta devirmek üzere güç topladı.

Bir gün ihtilâl patladığında, "eski"nin duvarı yıkıldığında bile, "eski"nin köhne kokusu kolayca çıkmadı. İhtilâlden sonra iktidarı devralan (Föyyan)lar partisi, "eski rejim"le olan dirsek temasını sürdürüyor, adeta "eski"nin büsbütün yok olmasına gönlü razı olmuyor, halen canı çıkmamış kralı, aristokratları ve papazları için için kayırmak istiyordu.

İktidar mücadelesi veren kesimlerden biri, (Jironden)lerdi. Yani bugünkü liberal ve sağ eğilimliler... (Laissez faire, Laissez passer - Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) sözünü onlar söylemişti. Liderleri Danton'du. Muhafazakâr ve maneviyatçı yönleri vardı.

Bir diğer güçlü parti (Jakoben)lerdi. Bunlar ihtilâlin en radikal kesimiydi. Hiçbir uzlaşma ve tavize yanaşmıyorlardı. Devrik kralı hemen idam etmeyi, eski rejimin bütün değerlerini yok etmeyi, "Cumhuriyet"i zorla ve şiddetle her yerde uygulamayı savunuyorlardı. Bunların lideri Robespiyer'di. Meclis'te sol tarafta oturdukları için, onlara "solcu" denmişti. Ayrıca (Montanyar-Dağlı) da denilirdi.

ROBESPİYER VE JAKOBENLİK

Maksimilyan Robespiyer ilginç bir adamdı. Hukuk tahsili görmüştü. Avukatlık yapıyordu. Kendini zayıfları, ezilenleri kayırmaya adadığı için "Halkın Avukatı" lakabını almıştı.

Fakat ideolojik görüşüyle de ona (Enkorüptebl - Bozulmaz, saptırılmaz, yolundan döndürülmez) deniyordu. Ruso'nun bütün eserlerini okumuş, her cümlesinden ayrıca etkilenmişti. Adeta damarlarında kan değil, Ruso'nun fikirleri akıyordu.

İhtilâl hengâmesinde, bu fikirleri tatbike koymanın kavgasına tutuştu. Jakobenler arasında giderek yükseldi. Sonunda partinin olduğu gibi, Fransa'nın da başına geçmeyi başardı. Ama onun başa geçmesiyle, Fransa'da eski ile yeninin, yeni ile yeninin, az yeni ile çok yeninin mücadelesi sona ermedi.

Robespiyer, uygulamalarıyla, Jakobenliğin ne olduğunu da bir nevi örnekleştirdi. Evvela eski rejim artıklarına karşı aşırı solcularla, "Kudurmuşlar Partisi", "Donsuzlar" gibi ayak takımı ile birlikte ayaklanma çıkararak, Paris'i ele geçirdi. (1792) Bir ay zarfında, kraliyeti tamamen yok ederek, "Cumhuriyet"i ilan etti.

Her cümlenin başına "Cumhuriyet"i almak, her türlü zulmü ve şiddeti Cumhuriyet adına uygulamak, Cumhuriyetçi olmayanın yaşama hakkı olmadığını savunmak, jakobenliğin çehresini teşkil etti. Kavram asıl "Anayasa Dostları" meramından gelmişti ve anayasa düzenini savunuyordu. Fakat "Cumhuriyet için terör uygulamak caizdir" anlayışına dönüştü.
Robespiyer, "Cumhuriyet" için, evvela eski rejim artıklarıyla dövüştü. Sonra Sağcılar (Jironden)lerle. Ondan sonra, müttefiki olan "aşırı solcu"larla... Hızını alamadı, en yakınındaki arkadaşlarını "giyotin"e gönderdi. Cumhuriyetin giyotinleri yıllarca hiç durmadan çalıştı. Fransa büyük bir iç savaşa sürüklendi. Cumhuriyet adına saldırılan bütün kesimler, Robespiyer'e karşı birleşip kıyama kalktı.

Sonunda olanlar oldu. Şehirler bir bir asilerin eline geçti: 1794... ihtilâlden beş yıl sonra... "Kendi çocuklarını yedi" denilen Fransız İhtilâli, sonunda dişlerini Robespiyer'e geçirdiğinde, etrafında bir avuç "Donsuz"dan başka onu savunacak kimse kalmamıştı. Ve Robespiyer son nefesini şöyle veriyordu:

- Cumhuriyet mi? O öldü. Haydutların zaferi bu!..

NETİCE

Cumhuriyet, Robespiyer ve Jakobenler için o kadar mukaddes bir kelime idi ki, neredeyse Allah mefhumunun yerini almıştı. Cumhuriyet için her şeyi yapardı jakobenler. Ama her şeyi...

Mesela, kimya ilminin kurucusu sayılan Lâvazye, giyotincilerden rica etmişti. "İnsanlığı etkileyecek çok mühim bir buluş üzerindeyim. Birkaç gün müsaade edin. Ondan sonra ne yaparsanız yapın" demişti. Karşısındaki jakoben hakim Kofenhâl, bu ricaya şu karşılığı vermişti:

- Cumhuriyetin âlimlere ihtiyacı yoktur!

Bugün dahi medeni dünyanın yarısının (İngiltere, Hollanda, Norveç vs.) itibar etmediği Cumhuriyet, jakobenler için her şeyin üstündeydi. Onun için her şey yapılabilirdi. Ama her şey... Sonunda her şeyin altında kalmak olsa da...

Asıl, Cumhuriyet'in jakobenlere ihtiyacı yoktu. Ama onlar bilmiyorlardı. Kendileri olmazsa Cumhuriyet olmaz zannediyorlardı. Nihayet Fransa'da Cumhuriyet, belki de jakobenleri tepelediği için yaşadı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi