Libya’yı Somalileştirme Planı
ABD’nin son dönemdeki işgal siyaseti yüzünden ne zaman bir yöne doğru askerlerini harekete geçirse medyada hemen işgal senaryoları hazırlanıyor. Fakat her dönemi ve bölgeyi kendi şartlarıyla ele almalıyız.
Libya’ya doğru savaş gemilerini harekete geçirmesi üzerine de Libya’yı işgal senaryoları gündemi meşgul etmeye başladı. Bazılarına göre geçmişte birtakım Iraklıların Saddam zulmünden kurtulmak için Bush’a kapıları açma hatalarının benzerini Libyalıların yapması ve Obama’nın içerideki muhaliflerle işbirliği içinde askerî müdahale planını hayata geçirmesi ihtimali vardı. Oysa Libya’daki özgürlük hareketi açısından Amerikan emperyalizmi her zaman Kazzafi’den daha büyük düşmandır ve Irak, Somali ve Afganistan tecrübelerinden sonra İslâm coğrafyasında hiçbir muhalif grup dikta rejiminden kurtulup da işgale razı olmayı asla gündemine almaz. Libya direnişi de böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini ve ABD’nin işgal gerçekleştirmesi halinde onunla da savaşacağını bildirmiştir.
Bu durumda ABD’nin bölgede kontrolü ele almak amacıyla Libya direnişinin itirazına rağmen işgal gerçekleştirmesi söz konusu olabilir mi?
Böyle bir işgal planının iki farklı amacı olabilir.
Birincisi, bu ülkenin ABD tarafından önce askerî kontrol altına alınması sonra güdümlü bir siyasi kadronun iş başına getirilmesi ve aynı zamanda buranın Afrika’nın Akdeniz sahilinin askerî yönden kontrolü, siyasi açıdan da yönlendirme ve murakabe altında tutulması için bir üs olarak kullanılması.
İkincisi, Libya’nın Somalileştirilmesi suretiyle Kazzafi diktasından sonra ülkede güçlü bir yönetimin ve istikrarın sağlanmasının engellenmesi. Çünkü bölgedeki değişim sürecinin aynı zamanda bölgesel güç birliği doğurmasından ve bunun da siyonist işgal için endişe verici olmasından daha önce söz etmiştik. Libya’daki istikrarsızlık ve kargaşa bölgede köprülerin kurulmasını zorlaştıracaktır.
ABD’nin şu an içinde bulunduğu durum, karşı karşıya olduğu şartlar ve Libya’daki özgürlük mücadelesinin sergilediği tavır karşısında birinci amacın gerçekleştirilmesi imkânsız gibidir. Çünkü böyle bir girişimde bulunursa ABD kendine yeni bir üs değil yeni bir bataklık açmış olacaktır. Libya’daki direniş Kazzafi’nin önemli silah depolarını ele geçirdiğinden herhangi bir işgale karşı hazırlıksız değildir. Kazzafi de artık karada çok dar bir alana kapatılmıştır ve hava saldırılarıyla oradaki hâkimiyetini korumaya çalışıyor. Öte yandan vatanlarının bağımsızlığı ve halklarının özgürlüğü için savaşan direnişçilerin moral ve kararlılıkta Amerikan işgal güçlerinden çok daha ileride durdukları artık iyice tecrübe edilmiştir.
ABD’nin sadece ikinci amacı gerçekleştirmek için işgale kalkışması ise kendisine ağır bir maliyet ve yük getirecektir. Bir yandan Afganistan bataklığı ve global ekonomik krizin getirdiği yük devam ederken böyle bir yükün altına girebileceğini de tahmin etmiyoruz.
Bizim tahminimize göre bu olaylarda Libya’ya doğru gemileri harekete geçirmenin amacı gerek siyonist işgali ve gerekse uluslararası emperyalizmi endişeye sokan halk ayaklanmalarından sonra başlayan değişim sürecinde oluşacak siyasi yapılanmalara karşı Akdeniz’de bir askerî tehdit gücü oluşturmaktır. Bu tehdit gücünü bir yanda bekletirken, diğer yandan yeni siyasi kadrolarla irtibat halinde olmak ve onları sürekli “ne yapıyorsunuz, ne yapacaksınız?” sorularının baskısına maruz bırakmak istiyor.
İslâm âleminin Amerikan emperyalizminin bu oyununa aldanmaması ve onun tehditlerinin aslında bir psikolojik savaştan ibaret olduğunun göz önünde bulundurulması gerekir. Halk ayaklanmalarının aslında ABD tarafından planlandığı, bu olaylarla ABD’nin artık işe yaramayan diktatörleri çöpe attığı ve bölgeyi yeniden dizayn ettiği iddiaları sadece Amerikan emperyalizminin hesaplarına yarıyor.
Aslında Irak ve Afganistan direnişleriyle ABD’nin dişleri kırılmıştır. Şimdi pençelerini kullanıyor. Ama global ekonomik krizden dolayı karnını iyi doyuramadığından uzun mesafeli hücumlar yapmakta tereddüt ediyor. Sıra tırnaklarının sökülmesine geldi. Güçlerimizi birleştirirsek bunu başarmamız zor olmayacak. O zaman ABD’nin küresel diktasının sonu da Allah’ın izniyle yerel diktaların sonu gibi olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.