Kadınlar gününde kadın kadıncık bir bakanlık!
Aslında bu yazıyı bir gün önce yazmamız gerekiyordu. 8 mart günü yayınlanır, böylece “güncel” olurdu. Refiklerimiz gibi kadınlar gününü es geçmezdik.
Bu fırsatı kaçırdık, maalesef! Ama kuzum kadın konusu güncelliğini hiç yitirir mi? Asla ve kat’a.
Türkiye’de din ve dindarlar kadın konusuyla sıkıştırılmak istendi. 1930’larda oryantalist bir yaklaşımla kadınlar dine ve dindarlığa karşı kullanılmak için siyasete sokuldu.
Ne siyaseti canım, tek partiye asker yazıldı!
Oy miralay miralay askerin alay alay
Al kızları askere askerlik olsun kolay!
“Miralay”ın bugünkü karşılığı albay. Elbette Ebedi Şefimiz de bir zamanlar miralaydı. Muhtemelen bu türküden etkilenmişti. Sonra mirliva yani tuğgeneral olmuştu. Bu rütbe ile Samsun’a çıkmıştı...
Kadınlar Meclis’e sokuldu. Elbette üniforma ile! Kırk yıllık Satı kadın bayan Hatı yapılarak!
Kadınların 1930’larda siyasette kıymet-i harbiyesi ne idi?
Solda sıfır. Erkeklerin farklı mıydı sanki? Sıfırın yanına bir sıfır daha.
Siyaset, Ebedi Şef’ten sorulurdu. Onun vekili Milli Şef’ten bile değil.
1930’ların kadınlı Meclisleri 2000’li yıllara kadar dindarlara karşı kullanıldı.
Dinî referanslı bir gelenekten gelen bugünkü iktidar, Cumhuriyet döneminde görülmemiş şekilde kadınlara pozitif ayrımcılık uyguluyor.
Eskiden ara sıra sembolik kadın bakanlar olmuştu ama bu sefer öyle değil. Kadın bakanlar var ve sadece devlet bakanı filan değil.
Bu iyi mi kötü mü?
Kompleksten kaynaklanmıyorsa iyi.
“Bize yakıştırılan imajı yanlışlıyalım, göz boyamak için kadın bakanlar tayin edelim, deniliyorsa” yanlış.
Böyle mi değil mi? Bu vatandaşın takdiri.
Yine de Milli Eğitim gibi, kilit önemde bir bakanlığın bir hanıma verilmesi siyaseti zorlar.
Konu Milli Eğitim bürokrasisi, öğretmen ordusu, öğrenci kalabalığı ve aileleri ile Türkiye nüfusunun büyük bir kısmını doğrudan ilgilendiriyor.
Millî Eğitim’de fiziki gelişmeler sözkonusu olabilir, fakat eğitimi gerçek anlamda ilgilendiren gelişmeler asla yok. Ölü ruhlar eğitimi. Diriltici bir nefes yok.
Hâlâ ideolojik eğitim sürüyor... Çocuklarımız ölü ideolojinin haplarını yutmaya devam ediyor.
Hâlâ ana sınıflarında çocuklara Atatürk haşa Allahmış gibi telkin ediliyor.
Millî Eğitim Şûrası şeklen yapılıyor, uygulamadan haber yok.
Kadın bakan siyasi bir figür. Erkek bakanlar da öyle. İlle de Milli Eğitim Bakanı olmak için eğitimci olmak gerekmiyor.
Ya müsteşar olmak için?
Genellikle usül şudur: Bakan işin uzmanı ise, müsteşar sadece idareci olur. Bakan işin uzmanı değilse, müsteşar işin uzmanı olur ki işin sıhhatli yürüyüşü sağlansın.
Gözlerimiz Millî Eğitim’de işinin ehli, uzmanı bir müsteşar arıyor. Erkek veya kadın, fark etmez.
Görüyor mu peki? Ben pek anlamam ama kazada hayatını kaybeden vali eşi hanımefendinin biyografisinden böyle bir şey çıkaramadım. Tabii olarak kadınların doğum tarihleri biyografilerde yer almıyor. Peki tahsilleri? Gördüğümüz kadarıyla o da yer almıyor! Demek ki kadınların yaşı ve tahsili sorulmazmış!
Millî Eğitim’in kadın bakanı bir ilk!
Millî Eğitim’in kadın müsteşarı yine bir ilk!
Millî Eğitimde ilkler sadece bunlar değil ki. Millî Eğitim’de çok sayıda ilk kadın idareciler kümelenmiş durumda. Anlayacağınız kadın kadıncık bir bakanlık. Tam kadınlar gününe lâyık!
Sizi bilmem ama, ben 12 Haziran’da Milli Eğitim’e bakarak rey vermek istemezdim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.