Büyük devlet
Arab Âlemi’ndeki köklü, belki de “devrimsi” gelişmeler Türkiye’de belirgin bir “algılama” hatâsına yol açıyor gibi. Gitgide kendimizi sâhici bir “süper güç” olarak vehmetmeğe başladık. Bence tehlikeli bir abartı! Sonunda Lafontaine’in öküzüne özenerek şişinmekden çatlayan kurbağasına benzemek de var. Evet, birkaç yıl öncesine nazaran son derece güçlü pozisyondayız ama “süper” güç değiliz. Sâdece “bölgesel büyük devlet”iz. Bu bakımdan hem yapabileceklerimiz hem de yapamayacaklarımız kısıtlıdır. Onyıllardır büyüklükden ödü patlayarak etliye sütlüye bulaşmayıp mıymıntıca oturacak kucak arama politikası çöpe atılıp sâhici benliğimize dönmeye başladığımız 2002 Yılı’ndan bu yana enternasyonal ağırlığımız artmakla berâber “tek başımıza” denge yaratacak yâhut bozacak kıvâma erişmiş olmakdan henüz çok uzaktayız.
Yâni diyorum ki ağır olalım da molla desinler!
Öte yandan Türkiye’nin artık izlemeğe başladığı “bölgesel büyük devlet politikası” ülkeyi ister istemez İran’la bir çatışma rotasına itiyor. Öyle ki eğer “gemiler”den biri rota değiştirmezse bir müsâdeme kaçınılmaz olacak ve hâlen iki “gemi”nin de böyle bir niyeti yok ve zâten olamaz da!
Peki Türkiye ve İran düpedüz savaşa mı tutuşacaklar?
Bu da henüz kuvvetli bir ihtimâl değil ama savaşlar da zâten hep usul usul başlar ve ne zaman tam olarak başladıklarını tesbît etmek bi
raz zordur. Bana kalırsa Türk-İran Savaşı başlayalı epeyi oldu bile!
Muhtemelen iki üç yıl önce...
Türkiye’nin Sûriye, Lübnan ve Irak’da etkinliği arttıkça harb de şiddetleniyor. Kuzey Afrika ve Körfez işin bahârâtı şimdilik.
İran’ın bir karşı hamleyle bölgeyi karıştırmasına karşı ise ABD’nin planı muhtemelen İran’ı parçalamak. Yâni Sûdan’da, Irak’da ve şimdi Libya’da yaptığını buraya da uygulamak ki beni asıl korkutan bu. 80 milyonluk İran’da takrîben 38 milyon kadar Türk nüfus var. Bunlar tabii Osmanlı değil Âzerî. 21 Şubat 1828 târihli Türkmençay Muâhedesi ile Revan (Erivan), Nahçıvan ve Talış Hanlıkları (bugünki Âzerbaycan ve Ermenistan) İran’dan koparılıp Rusya’ya katılmışdı. Yanılmıyorsam ABD’nin planı şimdi İran’ı bölerek bu Türkleri Âzerbaycan’la birleştirmek ve ayrıca güneyde Belûcistan vs. gibi başka uyduruk devletçikler de kurmak. Beni son derece ürküten bir durum bu, zîrâ ben eğer birleşilecekse İran çatısı altında Âzerbaycan’ın oraya katılmasını yüz kere tercîh ederim. İran çok-kavimli bir alt-kıt’adır. 1501-1736 arası Safevî Hânedânı ve 1736-1925 arası Kacar Hânedânı tarafından yönetilmişdir ki ikisi de Türkdür. Yüzyıllar boyunca yoğrularak teşekkül etmiş bir yapıdır. Bunu parçaladınız mı bütün Orta ve Ön Asya’yı altüst edersiniz. Kanaatimce Türkiye’nin bir kaos ortamında bir kördöğüşüne zorla itilmekdense Türkiye rakıybi, ama devlete benzeyen “simetrik” bir hasımla mücâdelesi evlâdır.
Büyük devlet olmak kolay değil.
Türkiye’nin 1639’dan beri İran’la savaşmadığını sanan ezbercilere de bir düzeltme:
Türkiye İran’la, 1746 ve 1823’de son bulmadan önce yıllarca süren iki savaş daha yapdı.
1514-1823 arası ise İran’la toplam 87 yıl savaşdı!