Bizim de vardır cunta tecrübemiz
Burma'nın bugüne kadar iki şeyi meşhurdu. Biri askeri cuntası, diğeri kadayıfı... Şimdi bunlara üçüncüsü eklendi: Kasırga.
Kasırganın adına Nargis diyorlar.
Belki nergisdir. Bildiğimiz o güzel çiçek. Ya da başka bir şey, ne bileyim.
ülkenin adı bile Burma'dan Birmanya'ya, ondan da Myanmar'a dönüştüğüne göre ve yönetim makamında cunta olduğuna göre, çiçeklerin de kasırgaların da adı her an her şey olabilir.
Cunta yönetimleri böyledir. Ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Bizim de vardır tecrübemiz.
***
Bakınız, kasırga felaketi sonrasındaki büyük zararları telafi etmek, yaraları sarmak için harekete geçenlerin isteği kabul edilmiyor.
Sırf yardımda bulunma niyetiyle, oraya gitmek isteyen yardım kuruluşlarının bile talepleri geri çevriliyor.
Kimseye vize vermeye niyeti yok cuntanın.
***
ülke sular altında kalmış, dev dalgalar insanları yutmuş, binaları yerle bir etmiş, ağaçları kökünden sökmüş, arabaları sürüklemiş...
ölü sayısı dakika başı artıyor...
Birçok yaralı ve evsiz kalmış insan var...
Bu tablo karşısında bütün dünyadan yardım beklenirken, cunta "para gönderin yeter" diyor, "sizin gelmeniz sakıncalı".
Bu yüzden izin vermiyorlar.
Dünyanın dört bir yanından insanlar gelip yardım eder, kurtarma çalışmalarında bulunurlarsa, hele kurtaranlar ile kurtarılanlar arasında konuşmalar olursa, büyük tehlikeler doğabilir.
***
Bir tarihte kalabalık bir heyet halinde gittiğimiz bir ülkede fotoğraf çekme yasağı vardı.
Hele film çekmek daha çok sakıncalıydı.
Sakıncadan öte tehlikeliydi.
Büyük binaların, tek tük de olsa fabrikaların, askerî tesislerin ve özellikle stratejik öneme sahip köprülerin fotoğraf ve filmlerini çekenin başı derde giriyordu.
***
Amma velâkin bizim grubun yarıdan çoğu gazeteciydi, televizyoncuydu.
Hepsi de ellerinde kameralarla gelmişlerdi.
Resmî makamlardan fotofraflı izin belgesi alındı.
İki dilde yazılar bulunan o kimliklerle dolaştık ülkeyi.
Bol bol da çekim yaptık.
***
ülkelerin yönetimleri istedikleri kadar yasak getirsinler, keyiflerine göre baskı uygulasınlar, hepsi bir yere kadar.
Bugünkü teknoloji sayesinde, uyduların çektiği görüntülerle, nereyi istiyorsanız oraya tepeden yaklaşmak mümkün.
Elinde bilgisayar olan Google uydusundan evini de görebilir, köprüleri de, başka yerleri de.
Dolayısıyla bugün bizim ülkemizde de bazı tesislerin duvarlarında asılı duran ve Türkçe'nin yanında İngilizce, Almanca yasak duyurularının bulunduğu tabelalar son derece anlamsız kalmakta.
***
Bizim içimizde bulunan ve yurdun dört bir yanını duvarlarla kapatmak isteyenler her ne kadar oraya gıpta ile baksa da Burma'da yaşayan insanlar da günün birinde dünyaya kapanan duvarları aşacaktır.
Hem son gelen bilgiler ışığında Burma kadayıfın Burma'da değil, Erzurum'dan Gaziantep'e, Diyarbakır'dan Şanlıurfa'ya kadar bizim memleketimizde meşhur olduğu, net bir şekilde anlaşılmış durumdadır, düzeltirim.
Bugünün türküsü de "Pınarbaşı burma burma" olsun. Leylim, leylim, leylim aman...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.