Yüksek Seçim Mahkemesi’nin kararı
Resmî ismi YSK/Yüksek Seçim Kurulu. Fakat bu isim, bu kurumun bir mahkeme olduğunu anlatamıyor. Nedense kuruluş kanununda mahkeme değil de kurul denmiş. Tek partinin kötü miraslarından olmalı. Halktan birileri de heyette olsaydı anlardık. Olmadığına göre bu mahkemenin kanunu değişmelidir. Hem ismine ve hem de yetkisine dair. İsmi YSM olmalı, kararları AYM ve AİHM’ye götürülebilmeli. Şu ân verdiği kararların temyizi mümkün değil. Sadece aynı mahkemeye ‘karara bir kere daha bakar mısınız?’ demek olan itiraz hakkı var.
YSM 12 bağımsız adayın milletvekili adaylıkları iptal etmekle gündemi sarstı. Aslında beklenti bu değildi. Beklenen Ergenekon sanıklarına dairdi. Ne var ki şok başka yerde yaşandı. YSM parti aday listeleriyle bağımsız aday listelerini incelemesini tamamladıktan sonra gündemdeki bu kararı verdi. Bir küçük partiye dair de engelleme getirdiğine göre başka bir karar vermeyerek Ergenekon sanığı adaylara meclis yolunu açacak mı? Bilemiyoruz.
Mahkemenin seçime giremez dediği 12 adayın sadece altısı BDP mensubu. Karar işitilir işitilmez konuya dair hiçbir malumatı olmayan BDP’liler bile ağır yorumlara giriştiler. Bir rabarba havası hakim oldu. Seçime girmemeden, kaosa sürüklenmeye, kararın siyasi olduğuna kadar iddialar öne sürüldü.
BDP’yi anlıyoruz...
Yüksek baraj sebebiyle seçime parti olarak katılamıyor. Onun için kendi buluşu olan bağımsız adaylarla meclise girip kanunu deliyor. Bir anlamda kanuna karşı hile. Aslında aklıselim hakim olsa, her şey makul cereyan etse bir zaman sonra seçim barajı, normali olan yüzde 5 değilse bile kesinlikle yüzde 7’ye inecektir. Başbakanın AKPM’de bir soruya ‘barajı düşürmeyi millete danışır gereğini yaparız, size mi soracağız?’ Cevabı bunun işaretiydi.
Şimdi BDP yakınıyor:
-Parti olarak seçime giremiyoruz.
-Bağımsız olarak engelleniyoruz.
Bunlardan birincisi doğrudur. İkincisi hayır. Ya kurnaz bir propaganda için veya hazırlıksızlık yüzünden böyle konuşulmakta. Çünkü adaylıkları meşhur tabirle veto edilenler yalnızca BDP’li değildir. 12 Kişinin adaylığı veto görmüştür. Bu birinci husus. İkinci husus YSM diyor ki bu 12 adayın adli sicillerini inceledik, milletvekili seçilmeye engel sabıkaları var. Hakim, kanuna tabidir. Bizatihi BDP’li hukukçular YSM’de hakim olsalardı aynı hüküm çıkardı. BDP’nin hatasını kabul etmesi gerekir. Neden kör parmağım gözüne aday yapıldılar? Bu neticeyi üretmek için mi? Sabıka kaydı mevcut adayları öne sürüp iptal alarak AK Parti’ye karşı bölge seçmenini kışkırtmak için mi?
Böyle bir niyet yoksa o zaman BDP bir Türkiye partisi gibi hareket etmeli, soğukkanlı davranmalı, ayaküstü konuşmamalı ve sorumlu davranmalıdır. Mahkeme kararına faşizm benzetmesi yapmak, bölgeyi AK Parti’ye bırakmayacağız diye meydan okumak, seçimi boykot ederiz tehdidi yapmak ve dağı işaret etmek gibi davranışlar yanlıştır.
Bunlar artık dünde kalmalı.
Niçin adayının dosyasını iyi incelemedin?
BDP öyle derse bu soru sorulur.
Hukuk yolunun kapanmadığını tahmin etmekteyiz. İtiraz da reddolursa vetolu bağımsızlar önce Anayasa Mahkemesi’ne sonra da AİHM’ye de gidebilirler. AYM yahut AİHM, YSM’nin hükmünü isabetli bulursa bugün telaffuzu edilen sözler, mahcubiyet sebebi olmaz mı? BDP’nin ayakta durması 6 kişiye mi bağlı?
Soğukkanlı olursak herkes bundan istifade eder.
Bir partiye bir başkan olur. Eş başkanlık da yanlış, bölge merkezli düşünmek de yanlış, yanlış hesabın mahkemeden dönmesine verilen tepkinin ölçüsüzlüğü de yanlış. Belki yeni yüzler, yeni zekâlar BDP için de Türkiye için de daha hayırlı olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.