Ergenlikte depresyon
H., 16 yaşında, lise 1.sınıf öğrencisi. Kendisinden iki yaş büyük olan ve üniversitede öğrenim gören bir abisi var. Annesi psikolog, babası muhasebeci. Yaklaşık bir yıl önce başlayan; hayattan zevk almama, karamsarlık, sıkıntılı ve kaygılı olma hali ile kollarını kesme ve kafasını duvara vurma şeklinde kendine yönelik zarar verici davranışları olan H., bir kez intihar girişiminde bulunmuştur.
Yaşadıklarına ilişkin yorumu; “Bu hayat bana yük geliyor, artık yaşamanın bir anlamı yok” şeklindedir. H.nin annesiyle ilişkisi oldukça karmaşık nitelik taşımakta, sıklıkla annesi ile tartışan, kavga eden H., gene de pek çok şeyi annesi ile paylaştığını ifade etmektedir.
H.nin babası da depresif, eşiyle mutlu olamayan ve her şeye hemen sinirlenen bir beydi. Hatta uzun bir dönem ilaç tedavisi görmüştü. İşiyle ilgili ciddi problemleri vardı. İşindeki sıkıntılarından dolayı kızına zaman ayıramıyordu. Kişilik olarak da soğuk, mesafeli, sevdiğini belli edemeyen birisiydi. H. ile yapılan terapi seanslarında, babasından ilgi ve sevgi göremediğini, bu yüzden her şeyi annesinden beklediğini anlattı. Annesinin de, yoğun çalıştığı ve mesleki seminerlere, kurslara devam ettiği için kendisine yeterli zamanı ayıramadığından şikayetçiydi.
H.ye yapılan Rorscach testi sonuçlarına göre bulunan sonuçlar şöyle idi;
Yıkıcı dürtülerin yoğun şekilde konulduğu kartlarda, yanıtların sürekli olarak “ölüm dürtüsü” etrafında döndüğü dikkati çekmekteydi. Yanıtlarda saldırgan nitelikli hareket yanıtları, danışanın kendine yönelik zarar verme davranışlarını da açıklar özellikteydi. Verdiği yanıtlarda yoğun kaygı, sıkıntı ve yetersizlik duyguları yaşadığı anlaşılan danışanın bu duygularla baş edemediği ve bunun sonucunda saldırgan dürtülerin ve ölüm dürtüsüne ait yanıtların ortaya çıktığı görülmekteydi..
H.ye uygulanan test sonuçları Psikiyatristimize iletilmiş ve ilaç tedavisine başlanmıştır. H. ile halen psikoterapi seanslarımız devam etmektedir. Her geçen gün H., hayata tutunmaya başlamış ve ders başarısı yükselmiştir.
Değerli okuyucularım, ergenlik dönemi risklerle doludur. Yaptıkları ve yapacakları ile dünyada ben de varım diyerek meydan okumaya çalışan ergen için riske girmek hiç de zor değildir. Bu devrede genç ailesinden çok arkadaşlarıyla beraber olmak ister. Bu yüzden gencin kimlerle, nasıl kişilerle arkadaşlık kurduğunu takip etmek gereklidir. Anne–baba da ergene her zaman yanında olduğunu ve onu çok sevdiğini hissettirmelidir.
Depresyon yaşayan genç, üzgün ve içine kapanık olmak yerine, daha alıngan, asabi ve agresif olabilir. Bu genç size artık mutlu olmadığını söyleyebilir ama büyük olasılıkla üzgün olduğunu söylemez. Bunu size davranışları söyleyecektir. Depresyonda görülen davranış sorunlarının içinde yaramazlık veya söz dinlememe, aşırı risk alma veya kendine zarar veren, çoğunlukla kazalara ve olası intiharlara sebep olan davranışlar yer almaktadır. Sosyal geri çekilme sıkça görülür ve genç kendini ailesinden, arkadaşlarından veya her ikisinden de soyutlayabilir. Zamanının çoğunu odasında, televizyon önünde veya bilgisayar başında tek başına geçirebilir. Sıkıntılı olan gencin okul performansı düşer; sadece konsantre olmakta çektiği zorluk değil, derslere olan ilgisini yitirmesi de buna neden olur. Okul performansındaki düşüş depresyonun ilk işaretlerinden biridir. Genç daha kendini üzgün ve bitkin hissetmeden notları düşebilir, ödevlerini düzensiz ve yarım verebilir veya derslerle “başa çıkmamaktan” şikayet edebilir. Depresyonun fiziksel semptomları içinde düşük enerji düzeyi, bitkinlik, uykusuzluk, iştah değişimi, baş–mide ağrıları ve kronik ağrılar gibi çeşitli rahatsızlıklar bulunur.
Ergenlik döneminde zaman zaman gençler yalnız kalmayı tercih ederler. Sık sık yalnız kalmak isteyecek olan çocuğunuza anlayış göstermelisiniz ancak onun yalnız kaldığında çok üzüntülü olduğunu gözlemlemişseniz mutlaka onu bir psikologa yönlendirmeniz gerekecektir.
Psikologun yaptığı psikolojik testler sonucunda, gencin bilinçaltında ne tür kaygı, duygu, korku ve düşünce yaşadığı ortaya çıkacaktır. Böylece aileye genç hakkında bilgi verilip anne-baba çocuğunu daha iyi tanımış olacaktır.
Ayrıca anne-baba olarak ergene karşı açık olunmalı ve istek ve beklentilerinizi açıkça ifade etmelisiniz. Yıldırma, korkutma ve sindirme yoluyla ergenin davranışlarını kontrol altına almamalısınız. Bu, ergenin sizden gizlice bir şeyler yapmaya teşvik edecek ve aranızdaki güveni tamamen ortadan kaldıracaktır.
Ergenleri anlayabilmek ve onlara hoşgörüyle sabırla yaklaşmak duasıyla Allah’a emanet olunuz.
Psikolojik Danışman
Psikoterapist Kıvanç TIĞLI
Dnş Tel: 0212 503 79 95 - 0506 401 79 91
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.