Ölüm sonrası sağlıklı yas
Doğan bey, beş sene önce çok sevdiği babasını kaybetmişti. Babasıyla arasında çok özel bir ilişki vardı, ikisi de birbirlerine son derece değer veriyorlardı. Doğan beyin babası aniden zayıflamış ve halsizleşmişti. Geçen seneden beri de midesiyle ilgili sıkıntılı anlar yaşıyordu. Doğan bey bu durumdan şüphelenerek, babasını çalıştığı hastaneye götürmüş ve muayene ettirmişti. Doğan bey özel bir hastanede kalp doktoru olarak çalışıyordu, mesleğini çok seviyordu. Babasına diğer doktorlar teşhis koyarlarken o da aynı odadaydı. Babası mide kanseriydi ve hastalığın son evresindeydi. Kanser vücudunda hızla ilerliyordu. O an beyninden vurulmuşa döndü, bacakları titredi. Kendisi doktordu, nasıl babasının hastalığını fark edememişti. Son evreye gelinceye kadar, nasıl bir şey yapamamıştı? Devamlı kendisini suçluyordu. Babası, emekli olduktan sonra kendine ait bir mağazada çalışıyordu. Doğan bey, babasının çalışmasını hiç istemiyordu, ona kardeşleriyle beraber bakmak, masraflarını, ev kirasını karşılamak istiyordu. Ancak diğer iki kardeş bu konuda, Doğan beye gereken desteği vermediler. Babalarına para vermeyi kabul etmediler. Doğan beyin babası hastalığın teşhisinden 4 ay sonra öldü.
Babasının ölümünden 8 ay geçmesine rağmen Doğan bey, geceleri uyuyamıyor, işine kendini veremiyor, sık sık başı ağrıyordu. Babasının mezarını her cuma ziyaret ediyor, dualar ediyordu. Mezar ziyaretlerinde, babasına ait suçluluk duyguları daha da çok artıyordu. Babasının hastalığını doktor olduğu halde nasıl fark edemediği ve babasının yaşlıyken çalışmasına engel olamadığı için büyük bir suçluluk duyuyordu. Doğan bey halsizlik, yaşamdan zevk almama, ağlama, aşırı sinirlilik, şiddetli baş ağrıları, dikkat sorunları, uyku düzensizliği gibi şikayetlerle merkezimize başvurdu. İlk 5 seans “Bilişsel -davranışçı terapi” son iki seans da EMDR terapisi uygulanarak Doğan beyin, bu patolojik yas sürecinden çıkıp, hayatına kaldığı yerden devam etmesi sağlandı. Tabii ki babasını özlüyor ve onu düşündüğünde üzülüyordu, ancak bu durum onun hayatını, işini olumsuz yönde etkilemiyordu. Uykuları da düzelmişti.
Değerli okuyucular, yas sevdiğiniz birinin ölümü sonrasında verilebilecek en doğal tepkidir. Kaybedilen kişinin, bireyin hayatındaki anlamı, kaybın şekli, beklenip beklenmediği, kişinin bireysel özellikleri, baş etme becerileri ve deneyimleri yas sürecini etkiler. Kişi ölüm sonrasında yasını yaşamalı, ağlamalı ve içinde tutmamalıdır. “Ağlama, hasta olursun, güçlü ol” gibi söylemler, kayıp yaşayan kişinin yas sürecine engel olur. Kaybedilen kişinin resimlerini kaldırmak, kayıpla ilgili konuşmamak da yas sürecinin sağlıklı yaşanmasını engeller. Yaslı kişi, en geç iki-üç hafta içinde işine dönmelidir.
Özlem ve güzel anıların hatırlanması doğaldır. Kaybedilen kişi, kayıptan 3-6 ay sonra sürekli acı, üzüntü ile hatırlanmaya değişmeden devam ediyorsa, duygularda değişme ve kabullenme olmuyorsa, travmatik etki bırakmış demektir. Bu uzayan süreçler yasın patolojik hale gelmekte olduğunu düşündürmelidir.
Patolojik yasta, yas tepkisinde gecikme, ölenin şikayetlerini taklit etme, psikosomatik belirtiler, düşmanca tutum ya da öfke ve düşmanca duygularla donmuş gibi davranma, sosyal ilişkilerde bozulma, kendine zarar verici davranışlar, intihar riski, ağır depresyon ortaya çıkabilir. Bu yasta ortaya çıkan; şok, inkar, kızgınlık, kaçınma, tepkisizlik, bir geleceğinin olmadığı hissi, güvenliğin parçalandığı hissi semptomlarının, “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” semptomları ile benzerlik gösterdiği görülmüştür. Patolojik yas için aslında travmatik yas terimi de kullanılabilir.
Yas konusunda önemli bir konu da; “Her yeni bir kayıp, kişinin başına gelen diğer kayıpların yasını hatırlatır. “O nedenle psikoterapilerde, kayıp veren kişinin, geçmişteki kayıpları ile ilgili konuşulması ve çözümlenmemişse o konuda da çalışılması önemlidir.
Yas sürecinin sağlıklı bir şekilde atlatılmasında en önemli faktör; kişinin imanlı olmasıdır. Gerçek ve sağlam bir imana sahip olan kişi, sevdiği bir kişi öldüğünde bu durumu doğal olarak kabul eder. Onunla ahiret aleminde buluşacağını, ona tekrar kavuşacağını hayal eder ve rahatlar. Ölümün bir yokluk, bir son olmadığını bildiğinden, sevdiğini kaybettiğinde çok fazla acı çekmez, acı çekse de bu durumu, onun hayatını normal bir şekilde sürdürmesine engel olmaz.
Sevdiklerimizin yasını sağlıklı bir şekilde tutabilmemiz duasıyla Allah’a emanet olunuz. Ayrıca Soma’da ölen şehitlerimize de Rabbim’in rahmet eylemesi ve ailelerine sabırlar vermesi duasıyla…
DNŞ TEL: 0212 503 79 95-0 506 401 79 91
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.