Hac farzdır, hac kayıtları başladı 2
Allah Teâlâ, Hz. İbrahim (A.S.)'a ve oğlu Hz. İsmail (A.S.)'a Beyt'ini tavaf edenler, namaz kılan, rükû ve secde edenler için putlardan temizlemelerini emretmişti. Bunun üzerine onlar Kâbe'nin temellerini birlikte yükseltmişler ve bunu kendilerinden kabul etmesi, orayı güvenli ve bereketli kılması ve zürriyetlerinden ALLAH Teâlâ'ya teslim olacak bir ümmet vermesi için şöylece dua etmişlerdi:
"Hatırlayın hani biz, Beyt'i, Kâbe'yi insanlar için bir toplanma mahalli ve güvenli bir yer yapmıştık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin, orada namaz kılın. İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emir vermiştik.
İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burasını emniyetli bir şehir yap ve ahalisinden ALLAH Teâlâ'ya ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle, mahsüllerle rızıklandır. ALLAH Teâlâ da: Kim inkâr ederse onu da az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası! Buyurmuştu.
Hani bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor ve şöyle dua ediyorlardı: Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz Sen her şeyi hakkıyla işitensin, her şeyi hakkıyla bilensin.
Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize menâsikimizi öğret, tevbemizi kabul et! Çünkü tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak Sensin.
Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları şirkten iyice temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız Sensin." (Bakara sûresi:125-129, Bak. Hac sûresi:26)
Sonra ALLAH Teâlâ, Hz. İbrahim (A.S.)'a, yaya olarak veya bineklerle gelip Kâbe'yi tavaf etmeleri, kurbanlarını keserek tevhidi yeniden tesis etmeleri, günahlarından arınıp takvaya ulaşmaları için insanları hacca davet etmesini emretmişti. (Bak. Hac sûresi:27-37) Bu ilahi emirler doğrultusunda Hz. İbrahim (A.S.) hacda yapılacak fiil ve davranışları ortaya koyarak Kâbe'nin her yıl ziyaret edilmesini sağlamış ve oğlu Hz. İsmail (A.S.)ı orada bırakıp Filistin'e dönmüştü. O tarihten itibaren gelen peygamberler ve ümmetleri de hac uygulamasını sürdürmüşlerdi.
Son peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizin peygamber olarak gönderildiği döneme kadar hac ibadeti devam etmiş, Araplar arasında yaygın olmuş, ancak daha sonraları Kâbe yönetimini ele geçiren Huzaa kabilesine mensup bazı Yemenli bedevîlerin, beş asırlık hakimiyetleri döneminde putperestlik ortaya çıkmaya başladı. Böylece Hz. İbrahim (A.S.)'ın tebliğ ettiği şekilde yapılmakta olan hac ibadetine şirk, bir takım putperest gelenekler karışmaya başladı. Nitekim İslâm'ın doğuşu sırasında Kâbe'yi tavaf, umre, Arafat ve Müzdelife'de vakfe, kurban kesme gibi hususlar devam ettirilmekte, hac putperest gelenekleriyle birlikte sürmekteydi. Şu âyet-i kerimede müşriklerin bu durumlarına işaret edilmektedir:
"Onların Beyt-i şerif, Kâbe huzurundaki duaları da ıslık çalmaktan, el çırpmaktan başka bir şey değildir..." (Enfâl sûresi:35)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.