Kara para aklar gibi akladılar kara adamları!
- Lütfü Bey; “Kanlı 1 Mayıs” türü derin tertiplerin açtığı yoldan gelen ülkemizin en kanlı darbesi 12 Eylül’ün Kenan Evren gibi başsorumlularının yargılanması için hukuki zemin oluştuysa da yargılanması gerekenler sadece onlar mı? Mesela en ağır işkencelerin yapıldığı darbe döneminde, “En ufak bir işkence bile yok” şeklinde yazılar yazıp işkenceleri örtbas eden Emin Çölaşan, darbelere destek oldukları yetmiyormuşçasına 2000 yılında devletin hapisteki tutukluları yakarak öldürdüğü “Tufan Operasyonu” türü operasyonlara da destek olan Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu, Mehmet Y. Yılmaz gibi medya yöneticilerinin de yargılanması gerekmiyor mu?
-Kara para aklamak, kara adamları aklamanın yanında hafif kalır! Benim gözümde “Darbeyi bir yıl önce yapacaktık ancak şartların iyice olgunlaşmasını bekledik” diyen ve şartların iyice olgunlaşması için binlerce insanı öldürten darbeci generaller kara adamlardır! Gözaltındaki insanların cinsel organlarına elektrik verdirterek, onları Filistin askılarına astırtarak, onlara kadın-erkek demeden tecavüz ettirterek işkence yaptıranlar kara adamlardır! Ve hatta babasını kızına, oğlunu anasına tecavüz etmeye zorlayacak kadar zalimleşenler kara adamlardır! Bunların ruhları karadır. Kara adamlar darbe döneminde bunlar ve benzeri zalimlikleri yapmışlardır da diğer dönemlerde rahat mı durmuşlardır? Örneğin 2000 yılı darbe dönemi değildir ama o yıl da ölüm orucunu sürdüren hapisteki insanlara karşı “Tufan Operasyonu” yapmışlardır. Bilindiği gibi generallerin komuta ettiği bu operasyonda, hapisteki insanlar üzerlerine sıkılan kimyasal sıvılarla eritilmiş, diri diri yakılmışlardır. Bu operasyonun sorumluları da kara adamlardır! Bu kara adamlar “Devlete karşı suç işlediler” deyip giriştikleri bu tip operasyonlarda insanlığa karşı suç işlemişlerdir. Ancak sizin de sorunuzda belirttiğiniz gibi tek suçlu bu kara adamlar değildir. Onlar kadar suçlu olanlar, bu kara adamları kara para aklar gibi aklamak isteyenlerdir! Bunlar yazılarıyla, yayınlarıyla en ağır işkenceleri örtbas etmeye çalışmışlar ya da “Tufan Operasyonu”nda olduğu gibi hapisteki insanların yakılarak, eritilerek öldürülmelerine sadistçe destek vermişlerdir. Bunlar da insanlığa karşı işlenebilecek en ağır suça iştirak etmişlerdir. Malumunuz dünyada insanlığa karşı suç işleyenler 90 yaşında da olsalar yargılanıyor. Çok geç de olsa ülkemizde de artık insanlığa karşı suç işleyen kara adamların yargılanması için hukuki zemin oluşmuş bulunuyor. Hiç şüphesiz ki sadece bu kara adamların değil, bu kara adamları kara para aklar gibi aklamaya çalışanların da yargılanması gerekiyor! İnsanlığa karşı kim suç işlediyse, bunların topunun yargılanması gerekiyor.
YSK’YA DAYAK, BDP’YE KIYAK!
-YSK’nın BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adaylarını önce veto etmesi, ancak BDP’nin bunu protesto etmek için ülkenin sokaklarında giriştiği şiddet eylemleri üzerine bu kararından geri adım atmasıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?
-Malumunuz ülkemizde haksızlığa uğradığını söyleyenlere “Git hakkını mahkemede ara” denir. Ama artık bu sözü “Git hakkını sokakta ara” şeklinde değiştirmek gerekir! Nitekim YSK’nın BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adaylarını veto edip seçime girmelerini engellemek istemesi haksız bir karardı. BDP de gitti hakkını sokakta aradı ve de istediğini aldı. Böylelikle de “Hak verilmez alınır” sözünü gerçekleştirdi. YSK, BDP’ye karşı TSK gibi davranmak istedi ama istediği neticeyi elde edemedi. Aksine YSK’nın bu davranışı “Hak sokakta aranır” neticesini verdi. YSK, BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adaylarını veto ederek BDP’ye darbe indirmek, ona köstek olmak istemişti. Ancak YSK bu davranışıyla BDP’ye köstek olmak yerine destek verdi. Çünkü BDP’ye “Hakkımızı söke söke aldık; devlete bunu söke söke kabul ettirdik” dedirtecek bir malzeme hediye etti. BDP’nin konumunu Kürt seçmenlerin gözünde epey güçlendirdi. Kısacası, YSK’nın BDP’yi veto silahıyla vurma hamlesi ters tepti. Sonuçta bu işten en kârlı BDP çıktı. En zararlı da AKP çıktı. Zira Kürt seçmen tabanında, özellikle de Güneydoğu’da BDP’nin tek rakibinin AKP olduğu biliniyor. BDP’nin güçlenmesi ise, AKP’nin zararına oluyor. İşte, YSK’nın verdiği kararla BDP’yi güçlendirmesi, bu sonuca hizmet ediyor. Espriyle karışık söylersek, BDP’nin YSK’ya sokakta attığı dayak BDP’ye kıyak olarak dönmüş bulunuyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.