Hac farzdır hac kayıtları başladı 6
Hz. Ömer (R.A.) anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin huzurunda bulunduğumuz sırada elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, yoldan gelmiş bir hali olmayan ve hiç kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin yanına sokuldu, önüne oturdu ve dizlerini Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin dizlerine dayadı, ellerini kendi dizinin üzerine koydu ve şöyle dedi:
- Ya Muhammed! Bana İslâm'ı anlat, İslâm hakkında bana bilgi ver! Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"İslâm, ALLAH Teâlâ'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in ALLAH Teâlâ'nın Resûlü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe'yi ziyaret etmen, hac yapmandır." (Müslim, Îmân:1, No:1, 1/37; Buhârî, Îman:37)
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cebrail'e verdiği cevapta hem hac ibadetinin İslâm'ın beş temel esasından biri olduğunu, hem de bu ibadeti ancak imkânı olanların yapmakla yükümlü olduğunu bildirmiştir.
Ebu Ümame (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Rabbinize ibadet ediniz! Beş vakit namazınızı kılınız! Ramazan ayındaki orucunuzu tutunuz! Beytinizi yani Kâbe'yi haccediniz! Mallarınızın zekâtını gönül hoşluğu ile veriniz ki, Azîz ve Celîl olan Rabbinizin cennetine giresiniz." (A. b. Hanbel, No:21757, 5/262) buyurdu.
Ebû Derdâ (R.A.)'dan rivayete göre bir adam Resûlullah (S.A.V.) Efendimize geldi de şöyle dedi:
- Ya Resûlellah! Bu işin aslı, esası ve en sağlam kulpu nedir? Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz sağ elini tuttu ve şöyle buyurdu:
"Rabbinize ibadeti, ihlaslı yapınız! Beş vakit namazınızı kılınız! Mallarınızın zekâtını gönül hoşluğu ile veriniz! Ramazan ayındaki orucunuzu tutunuz! Beytinizi yani Kâbe'yi haccediniz ki, Rabbinizin cennetine giresiniz." Sonra da elini çevirdi. (Ebul-Kasım et-Taberanî, Müsnedüş-Şamiyyîn, 1/380, No:659)
Abdullah b. Abbas (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"İslâm'da saruret yani hac yapmamak yoktur." (Ebu Dâvud, Menasik:3, No:1729, 1/540)
Saruret: Hiç hac yapmayan veya Ruhbanlarda olduğu şekilde evlenmeyip, bekâr kalan kimseye denir. Görüldüğü üzere hadîs-i şerif, hac yapabilecek güçte olan kimseye, kadın olsun, erkek olsun haccetmemek için ileri sürebileceği her çeşit mâzeret kapısını kapatmaktadır.
Süveyd b. Hacir (R.A.) dayısından naklen şöyle anlatıyor: Arafat ile Müzdelife arasında Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizle karşılaştım. Devesinin yularına yapışarak ricada bulundum:
- Ya Resûlellah! Beni Cennete yaklaştıran ve de Cehennemden uzaklaştıracak ameller nelerdir? Bana öğretir misiniz? Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"ALLAH Teâlâ'ya yemin ederim ki, sen meseleyi özetleyerek sordun. Fakat büyük bir gerçekten, kelimelerle izahı uzun bir hakikatten söz ederek cevap istedin. O halde iyi dinle! Beş vakit namazı kıl, farz olduğunda zekatı ver. Kâbeyi haccet. Bir de insanların sana yapmalarını sevip istediklerini onlara da yap, insanların sana karşı yapmalarını istemediklerini de onlara yapma! Öğreneceğini öğrendin. Artık devenin yularını bırak." (Taberânî, el-Mu'cemül-Kebir, No:7284, 8/27)
Haccın farz olduğunu bildiren âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerin yanı sıra, haccın farz olduğu konusunda Müslümanlar arasında hiç ihtilaf olmamış, bu konuda ümmetin icmaı hasıl olmuştur. (Kâsânî, Bedâius-Sanâî', 2/118; Semerkandî, Tuhfetül-Fukahâ, 2/379)
İcma, muteber bir delildir. Çünkü bu ümmet, ALLAH Teâlâ'nın muhafazası ile hata üzerinde ittifak etmez. Abdullah b. Ömer (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"ALLAH Teâlâ, benim ümmetimi veya Muhammed ümmetini dalâlet, sapıklık üzerine bir araya getirmeyecektir, ittifak ettirmeyecektir. ALLAH Teâlâ'nın yardımı cemaatle beraberdir. Her kim cemaatten ayrılırsa, cehenneme ayrılmış olur."
Tirmizî dedi ki: İlim ehline göre cemaatin tefsiri: Cemaat: Fıkıh, ilim ve hadis ehlidir. Carûd b. Muâz'ı şöyle derken işittim: Ali b. Hüseyin'den işittim, şöyle diyordu: Abdullah b. Mübarek'e cemaat kimdir? Diye sordum. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer (R.Anhüma) dır, dedi. Kendisine Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer (R.Anhüma) öldü gitti denildi. Dedi ki: Falan ve falan kimseler. Yine denildi ki: Onlar da ölüp gittiler. Bunun üzerine Abdullah b. Mübarek şöyle dedi: Ebû Hamza es Sükkerî, cemaattir.
Tirmizî dedi ki: Ebû Hamza Muhammed b. Meymun olup Salih bir kimsedir. Abdullah b. Mübarek: Hayatımızda ve zamanımızda, demek istemiştir. (Tirmizî, Fiten:7, No:2167, 4/466)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.