Akıllı projeler eğitim ve kültüre mi?
İstanbul için iktidar partisinin “çılgın” projesi bir hayli gündem oluşturdu. ABD Bin Ladin’i katlettiğini açıklamasa idi, bir süre daha konuşulmaya devam edilirdi her halde.
İstanbul’a yeni bir Boğaz açmak! Karadenizle Marmara’yı bir daha buluşturmak... Bu mümkün mü? Elbette imkânsız değil.
Kızıldenizi Akdenize bağlayan Süveyş Kanalı açılalı yüz yıldan fazla zaman oldu. Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanusu birleştiren Panama Kanalı keza...
Burada “çılgın” kelimesinin ilk anlamı yani “delirmiş, mecnun” mu kastediliyor, yoksa ikincisi yani “fevkalade, olağanüstü” manası mı? O da tereddüt uyandırıcı. Birinci manası öne çıkarılarak, ikinci manası esas alınıyor diyebiliriz.
Zaten proje gerçekleştiğinde, fevkalade, olağanüstü, harikulade bir iş başarılmış olacak.
“Çılgın”ın zıddı “akıllı”!
Türkiye’nin ekonomisi son 8 yıldır önceki dönemlerle kıyaslanamayacak gelişmeler gösteriyor. Enflasyon, daha önce tahmin edilemeyecek ölçüde düşük seyrediyor. Ekonomik büyümede dünya sıralamasında başlardayız. İhracat artıyor. İktisadi gelişme hızı ile paralel yürümesi gereken alanlarda ise, maalesef, aynı gelişme seyrini müşahade etmek mümkün değil.
Önümüz seçim... Bütün partiler seçim beyannamelerini, bildirgelerini açıkladılar. Hepsi ekonomi öncelikli unsurlara sahip. Eğitim ve kültüre ise çok sınırlı yer veriliyor.
İktidar partisinin kırk küsur sahifelik beyannamesinde eğitim ve kültür değil ana başlıklarda, alt başlıklarda bile yer almıyor. Kültür ve eğitim cümle gereği kullanılan fakat program veya projeye dönük olarak söz edilmeyen alanlar. Varsa ekonomi, yoksa ekonomi ve bir de dış siyaset!
Elbette Türkiye ekonomik gelişmeyi önemsemek zorunda, dış siyaseti ön plana almaya mecbur. Fakat bu önemseme ve mecburiyet, eğitimin ve kültürün unutulması anlamına gelmemeli. Beyannamede “turizm” bile bir alt başlık olarak yer alırken, kültür ve eğitimden bu esirgenmiş.
Bu akla şunu getiriyor: İktidarın mevcut, yani hazır bulduğu ve sürdürdüğü eğitim ve kültür siyasetleri dışında bir siyaset oluşturmaya niyeti yok. Bugüne kadar bu alanlar nasıl geldi ise, öyle gidecek!
Milli Eğitim’den memnun muyuz? Çocuklarımız iyi yetişiyor mu? Belki bilgilenme itibarıyla böyle bir memnuniyet sözkonusu olabilir. Fakat eğitim bilgilenmeden öte bir şeydir. Geleceğimiz nasıl yetiştiriliyor? Bilgi hammalları bir toplumu ayakta tutabilir mi?
Habire açılan derslik sayısından, yapılan binalardan, bedava dağıtılan ders kitaplarından bahsediliyor. Ya muhteva? Ya müfredat? Daha önemlisi: Ya sistem?
Eğitim sisteminden memnun muyuz? 8 yıllık öğretimin yaraları ne zaman sarılacak?
Mecburi öğretim süresi uzatılsa bile, çocuklarımızın temayüllerine göre, isteklerine göre alanlara geçmeleri ne zaman sağlanacak? Çocuklarımız beş yıllık öğretimi bitirmeden dini öğretim alabilecekler mi?
Bu konulara hiç değinilmiyor. Sadece beyannamede mi? Siyasiler konuşmalarında da bu konularla ilgilenmiyorlar.
Kültür alanı da eğitimden farksız değil.
Türkiye artık iktisaden geri bir ülke sayılamaz, fakat eğitim ve kültür yönünden geri ve köhne bir ülke.
Ne zaman bunun farkına varılacak? Ne zaman bu alanlar için “akıllı proje”ler ortaya atılacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.