28 Şubatta sevenlerini sattı
1970’lerde faşizmin zulmünü yaşamış nesillerden haylisi hayattaydı. Gençler onlardan dinledikleriyle büyümüşlerdi. Tek parti devrinde sadece cenaze kaldıracak imamlar, tükenmemişti. Cenazeyi saracak kefen de kalmamıştı. Ekmek, tuz, un, şeker, gaz yağı, kaput bezi karaborsadaydı. Bunlar ‘garne’ ile alınabilirdi. 6 lira vergi veremeyen fukara köylü, jandarma tarafından ite-kaka götürülerek yol inşaatlarında boğaz tokluğuna çalıştırılırdı. Tahsildar zulmünün anlatılması buralara sığmaz. Ezan yasaktı, Kur’an öğretilmesi yasaktı, camiler ahırdı. Bunlar ve ardından gelen kanlı 27 Mayıs darbesi yüzünden milletin çoğunluğu CHP’den nefret etmişti. Onun için ‘CHP demek garne demektir, guyruk demektir, zam demektir!’ sloganı oy getiriyordu.
CHP aleyhtarlığı saf Müslümanları O’nun peşine takmıştı.
Cömertçe yeni unvanlar veriyorlardı.
-Muhteşem Süleyman!
-Nurlu Süleyman!
Solcularsa ‘Morrisson Süleyman’ diye yazıp çiziyorlardı. Muhafazakâr kitle, bunu dedikleri için ‘bu vatan hainlerini, bu komünistleri’ yakalasa bir kaşık suda boğacaktı. Şu sözü ise derinliksiz Müslümanları mest etmişti. ‘Her sabah Kur’ana el sürmeden evden çıkmam!’ Kur’ana el sürmenin ibadet olduğu o Kur’anın hiçbir yerinde yokken haram üstüne böyle bir reklam sözü yazılmıştı.
İsim hafızası müthişti. Karnı genişti. İşine yarayanı alırdı. Çünkü ‘dün dündü, bugün bugündü’. Sokaklarda gençlerin sapır sapır düşmesi de bir şey değildi. ‘Sokaklar yürünmekle aşınmazdı’. Cemaatleri fevkalade idare ediyordu. Onlardan kim ziyaretine gitse kitaplarını masasında görürlerdi. Bir keresinde Nur Cemaati liderlerinden Mehmet Kutlular, sitem edecek olmuş ‘kabinede bizden kimse yok’ cevap hazırdır: ‘Ben varım ya!..’
12 Eylül ile iktidarı kaybettiği halde bu rejimle dost, Turgut Özal’la kavgalı oldu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a ‘Çankaya Noteri’ ve ‘Çankaya’nın şişmanı’ diye kan kusturdu. CHP düşmanlığını bırakmış, Özal muhalifliğine başlamıştı. Ne var ki bir kısım kitlenin gözü hâlâ açılmamıştı. Mitinglerde ‘kurtar bizi baba!’ diye bağıranlar da çıkmıştı. O günden sonra bir unvanı da ‘baba’ oldu. Evlatlar, bu babaya ömrünü vermişti. Bir gariban evlat, bir gün bir mitingde babasının hatırasına sahip olmak istedi. Elinden düşürmediği fötrü kapmaya yeltendi, O’nda fötrünü ‘gaptıracak’ göz var mıydı? Yağlı güreş yaparcasına çekip sembolünü aldı.
Derken 28 Şubat post modern darbesi oldu.
Ne beklenirdi?
İnsan hakları düşmanı bu darbeye kafa tutsun, karşı çıksın, mağdurların yanında olsun. Hayır O, kafa tutmadı, çanak tuttu... Sevenlerini hüsrana uğrattı. Menderes’in değil, Bayar zihniyetinin devamıydı. Çünkü İttihatçı Celal Bayar, bir keresinde milliyetçi gençlere şöyle demişti: ‘Sizin CHP’ye muhalif olduğunuz noktada ben, CHP ile beraberim!’
Zaman, bir adamın asıl çehresini gösterecekti.
Fötr düşecek kel görünecekti. Bir adam, milyonları kandırmıştı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.