Ulusalcıların Atatürk'ü
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Anıtkabir özel Defteri'ne Atatürk hakkında şu satırları yazdı:
- "Birleşik Krallığın büyük dostu, medeniyet tarihinin önemli isimlerinden Atatürk..."
Bu satırlar, herhalde, bizim ulusalcıların yüreğini burkmuştur.
Zirâ Kraliçe'nin bahsettiği Atatürk ile, onların anlattığı Atatürk arasında tuhaf bir çelişki olduğunu onlar da farketmişlerdir.
"Birleşik Krallığın büyük dostu Atatürk", ulusalcıların hiç hoşuna gitmeyecek bir kavramdır. Aynı şekilde, içyüzünü anlayabilirlerse, "medeniyet tarihinin önemli isimlerinden biri" tabirinden de pek hoşlanmayacaklardır.
Ulusalcıların Atatürk'ü, Lenin'le yarışır. Birleşik Krallığın en büyük düşmanıdır. İngiltere'ye dünyayı dar etmiştir. Yalnız İngiliz'i Anadolu'dan söküp atmakla kalmamıştır; işgal altındaki bütün üçüncü dünya ülkelerine ilham kaynağı olarak, İngiliz'i İngiliz olduğuna pişman etmiştir.
Ulusalcıların Atatürk'ü, antiemperyalist ve devrimcidir. Yani Kraliçe'nin dediği gibi "medeniyet tarihinin önemli isimlerinden biri" değil; komünist retoriğe uygun olarak, "anti-medeniyetçi"dir.
Dahası, ulusalcıların Atatürk'ü, mitoloji kitaplarından çıkmış gibidir. Bir yarı tanrı, bir yoktan var edici, tarih üstü bir tarih...
*
Ulusalcılarımızı tedirgin edecek benzer bir Atatürk yaklaşımı da İsrail'den. İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Hürriyet'ten Enis Berberoğlu'na anlatmış...
Olmert'in üç kahramanı varmış: İsrail'in kurucusu Ben Guryon, İngiliz devlet adamı çörçil ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal...
Başbakanın Ben Guryon'a olan sevgisini anlıyoruz.
çörçil ve Mustafa Kemal'e olan sevgisine gelince, şaşırıyor, anlamaya çalışıyoruz: Niçin bir başka Yahudi kahramanı değil de, bir İngiliz ve bir Türk...
çörçil ve Mustafa Kemal'in, gerçekten bazı ortak yönleri var. Mesela her ikisi de Birinci Dünya Savaşı'nın ortaya çıkardığı kahramanlar.
Bir diğeri; çörçil Mançesterli ve Mustafa Kemal Selanikli. Selanik nasıl Osmanlı'nın "Yahudi şehri" olarak bilinirse, aynı şekilde Mançester de Britanya İmparatorluğu'nun Selanik'i sayılırdı.
Bilindiği kadarıyla çörçil, Yahudi değildi. Ama akrabaları arasında Yahudiler vardı. çörçil, Yahudileri çok severdi. Siyonizmin İngiltere'nin resmî politikası haline gelmesinde başrol oyuncularındandı. Filistin'de bir İsrail devleti kurulacağını ilan eden meşhur Beltur Deklarasyonu'nun baş mimarlarındandı.
Dolayısıyle, İsrail'in kuruluşuna, belki Ben Guryon'dan daha fazla hizmet etmişti. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki meşhur Yalta Konferansı'nda, Ruzvelt ve Stalin'le birlikte bugünün dünyasına o biçim vermişti.
Mustafa Kemal'in ise, bilindiği kadarıyla, siyonizme doğrudan bir desteği olmamıştı. Bununla beraber İsrail Başbakanı, onu da saygı ile anıyor ve onu da kahramanlarından biri sayıyordu. Herhalde "Osmanlı yaşasaydı, İsrail kurulamazdı" diye düşünüyordu.
*
Sonuç... Sarsıcı. Dünyada Mustafa Kemal gerçekten değer görüyor. Ama bu değer, ulusalcıların ona verdiği değerle aynı birimden değil.
Dünyada Mustafa Kemal, gerçekten "medeniyet için vazgeçilmez" sayılıyor. Ama bu vazgeçilmezlik, ulusalcıların anlattığı mitolojik unsurları barındırmıyor.
Sonuç olarak, ulusalcıların Atatürk'ü ciddî bir revizyona ihtiyaç duyuyor!..