Miraç Gecesi
Allah Teâlâ, Mirac'ta Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize ne vahyettiyse Cebrail (A.S.)ın aracılığı olmaksızın vahyetmiştir. Peki, bu mübarek gecede vasıtasız vahyedilenler nelerdir? Gidilen yerden eli boş da dönülmezdi. Bu bakımdan Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de ümmetine şu hediyyeler ile dönmüştür:
1- Beş vakit namaz. ALLAH'ın lütuf ve rahmeti olarak elli vakitken Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin niyazı ile beş vakte indirilmiştir. Fakat elli vakit sevabı verileceği müjdelenmiştir. Mirac'ın mü'minlere yansıyan bir bereketi olarak, İslam'ın temel ibadetlerinden biri olan namaz, Sevgili Peygamberimizin (sav) ifadesiyle Mü'min, Müslüman kimsenin Mî'racı kılınmış, her bir mü'mine namazla Yüce Rabbinin huzuruna çıkış ve oraya kabul ediliş imtiyazı tanınmıştır. Namaz sayesinde mü'min rûhen yükselerek kendisini Yüce Yaratıcı'nın katında bulur. Namaz, her türlü kulluk görevini içine alan, kulu şirkten ve kötülüklerden kurtaran ve onu ALLAH Teâlâ katında yüce derecelere ulaştıran ilahî bir mülâkattır. Dolayısıyla namaz, dost doğru ve bilinçli bir biçimde kılındığında iç dünyamızdaki manevi yükselişi ve arınmamızı sağlayacak ve böylece bizi kötülüklerden alıkoyacaktır. Nitekim "Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı sürekli hatırda tutmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor." (Ankebut, 29/45) ayeti bu hususu açıkça vurgulamaktadır.
Gerçekten, sadece bedeni ile değil özüyle, sözüyle, gönlüyle ve duygularıyla Allah'a yönelen ve O'nun huzurunda olduğu bilinciyle hareket eden insan, Rabbi ile baş başa kalmanın mutluluğunu yakalayacak ve bu bilinçle hayatına farklı bir anlam yükleyecek, bireysel ve toplumsal ilişkilerinde her zaman Allah'ın huzurunda ve gözetiminde olduğu inancıyla daha dikkatli, titiz ve sorumlu bir tavır sergileyecektir.
Bu gecede farz kılınan ve bizzat Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz tarafından mü'minlerin miracı olarak nitelenen namaz da, iç dünyamızdaki yükselişi ve arınmayı ifade eder. Çünkü mü'min, namazda Rabbinin huzurunda durarak, sadece O'na kulluk etme ve sadece O'ndan yardım isteme fırsatı bulur. Namazda sadece bedeni ile değil özüyle, gönlüyle, duygu ve düşüncesiyle ALLAH'a yönelen ve Rabbi ile baş başa kalmanın mutluluğunu yakalayan mü'min, daima O'nun gözetimi ve desteği altında olduğunu hatırından hiç çıkarmaz, bu bilinçle hayat çizgisini anlamlı kılar.
Diğer taraftan her mü'min de Mîracdan yeterince nasibini alır. Çünkü bütün müminler namaz kılarken bu ruhani ve manevi Mîracın sırrına ererler. Zira kulun ALLAH'a en yakın olduğu an, secdede bulunduğu andır. Bu yüzden: Namaz, mü'minin Mîracıdır. Mevlid'in Müellifi Süleyman Çelebi'nin şu mısraları ise Mîracı pek güzel hülasa eder:
"Sen ki Mîrac eyleyup ettin niyaz.
Ümmetin Mîracını kıldın namaz."
2- Cennete ilk giren Peygamber, Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz, cennete ilk giren ümmet de, O'nun ümmeti olacaktır.
3- Bakara Sûresi'nin son iki âyeti yani Âmenerresûlü....
"Peygamber Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, mü'minler de iman ettiler. Her biri ALLAH'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. ALLAH'ın Peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır, dediler. ALLAH her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı hayır kendine, yapacağı şer de kendinedir. Rabbimiz! unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim Mevlamızsın, kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.