Haber duyarlılığı
Bugün yazarlık ve yayıncılık büyük bir sorumluluk yükü yüklemektedir. çünkü teknik imkânlar geliştiğinden artık yayın yoluyla birileri hakkında asılsız haber yazdığınızda yahut başkalarının yazdığı asılsız haberleri aktardığınızda aynı anda binlerce, yüz binlerce insanı söz konusu iftiraya maruz kalan kişi ya da kişiler hakkında yanlış düşünmeye yöneltebiliyorsunuz. Bu yüzden İslâmi kimlikle ortaya çıkanların büyük bir haber duyarlılığına sahip olmaları gerekir. Bu itibarla, hadis usûlü gibi "haber alma usûlü" adlı bir ilim dalı geliştirilmesinin ve muhabirden redaktöre kadar haber alma ve yayma alanında çalışan herkesin bu ilmi öğrenmelerinin zorunlu olduğuna inanıyorum.
Mekke'de Resulullah (s.a.s.) aleyhine yürütülen propaganda savaşının lideri el-Velid ibnu Muğire'nin çizgisini izleyenlerden herhangi bir "haber duyarlılığı" beklemiyoruz. çünkü onların çoğu bu mesleği kendileri gibi düşünmeyenlere çamur atmak için seçmişlerdir. Dolayısıyla doğrulara ulaşmak için değil, hedef aldıkları kitle hakkında şüphe uyandıracak en isabetli yalanı nasıl uydurabilecekleri üzerinde kafa yorarlar. Nitekim Hakim'in Abdullah ibnu Abbas (r.a.)'tan rivayet ettiğine göre el-Velid ibnu Muğire, Hz. Peygamber (a.s.)'e iftirada bulunma konusunda Ebu Cehl ile görüş alışverişinde bulunurken şöyle demişti: "İçinizde şiiri benden iyi bilen yoktur. Bu adamın sözü şiire hiç benzemiyor. Sonra sözünde bir hoşluk ve etkileyicilik var. üstünü de altını da aydınlatıyor. O hep üstün çıkıyor, kimse onun üstüne çıkamıyor." Ebu Cehl yine de mutlaka bir şeyler uydurmasını istedi. O da: "Beni biraz kendi halime bırak düşüneyim" dedi. Bir süre düşündükten sonra: "Bu aktarıla gelen bir büyüden başka bir şey değildir. Onu başkalarından aktarıyor" dedi.
İftiracılığı gazeteciliğin temel ilkesi haline getirenler usûl ilimlerini el-Velid ibnu Muğire ve benzerlerinden alabilirler. çünkü kafa yapıları aynı. Ama bizim bu ilmi Kur'an'dan, sünnetten ve bu alanda tecrübe kazanmış büyüklerimizden almamız gerekir.
Kur'an haber alma duyarlılığının temel ilkesini şu âyeti kerimeyle koymuştur: "Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun aslını araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz." (Hucurat, 49/6)
Kur'an-ı Kerim, bunun yanı sıra başkalarının uydurdukları asılsız haberleri yaymaktan çekinmemizi de emrediyor ve bunun büyük bir vebal olduğunu bildiriyor. Hz. Aişe (r.anha)'ya iftira atılması (ifk olayı) bu konuda ibretler taşımaktadır. Bu olayla ilgili âyeti kerimelerde de haber alma ve yayma duyarlılığında dikkat edilmesi gereken kurallar verilir. Şöyle buyuruyor Yüce Allah: "Onu (yani Hz. Aişe'ye atılan iftirayı) duyduğunuzda mü'min erkeklerle mü'min kadınların kendileri hakkında hayır düşünmeleri ve: 'Bu apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?" (Nur, 24/12) "Siz onu dillerinize doluyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızla söylüyordunuz ve onu önemsiz bir şey sanıyordunuz. Oysa o Allah katında büyüktür. Onu duyduğunuzda: 'Bize bunu konuşmak yakışmaz. (Ey Rabbimiz!) Sen yücesin! Bu büyük bir iftiradır' demeli değil miydiniz? Eğer mü'minler iseniz bunun benzerine bir daha asla dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir." (Nur, 24/15-17)
Hadis usûlünde bir kural vardır: Ferd (yani bir kişi tarafından nakledilen) bir rivâyet meşhur (yani en az iki kişi tarafından nakledilen) bir rivayete ters düşer ve her ikisinin de râvilerinin sikâlık (güvenilirlik) dereceleri aynı olursa ferd rivâyet terk edilerek, meşhur rivâyet alınır.
Günümüzde, yüzlerce meşhur rivâyetin ortaya koyduğu apaçık gerçeklere ters düşen ve üstelik el-Velid ibnu Muğire'nin çizgisini izleyenler tarafından uydurulmuş haberler birtakım İslâmi yayın organlarında yer alabiliyor. Sonra okuyucular: "Falanca gazetede çıkan şöyle bir haber okudum ve filanca İslâmi hareketin bir kaos yaşadığını öğrenince şoke oldum" diyorlar. Allah yolunda cihad eden oluşumlar hakkında böyle haksız tereddütler uyandırmanın ne gibi bir vebalinin olacağı düşünülmediğinden uyarılara rağmen gerekli düzeltme de yapılmıyor. Dolayısıyla insanlar o asılsız haberlerden kaynaklanan soru işaretleriyle baş başa kalıyorlar.
Günümüzde Internet yayıncılığı sebebiyle bu konudaki risk ve problem daha da arttı. Dolayısıyla özellikle Internet yayıncılığı ile uğraşanların aktardıkları bilgilerin doğruluğu, özellikle de birilerine dokunan, zarar veren bilgilerin doğruluğu konusunda büyük duyarlılık göstermeleri gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.