Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yeni Anayasa ne getiriyor?

Yeni Anayasa ne getiriyor?

Mağrib (Fas) Krallığı’nın yeni anayasasının öncelikle üzerinde durduğu konu kuvvetler ayrılığı ve dengesi. Yani tek merkezli sultanın yerini yasama, yürütme ve yargının bağımsız ve yeterli yetkiyle çalışabileceği kuvvetler ayrılığı düzeninin alacağı söyleniyor. Bu, sıkça konuşulan ve “hukuk devleti”nin ana prensibi olarak görülen bir husustur. Ancak bazen de kuvvetler anarşisine dönüştüğü görülüyor. Yeni Mağrib anayasasında böyle bir anarşinin önüne geçilmesi için aynı zamanda “kuvvetler dengesi” üzerinde duruluyor. Uygulamaya nasıl yansıyacağını şimdiden kestirmek zor.
Yeni anayasaya göre istisnasız tüm alanlarda tek kanun yapıcı parlamento olacak. Bu da demokrasinin bir ilkesi olarak kabul edilir. Demokratik sistemlerin en çok tartışılan ciheti de budur. Yani yönetenlerin ve şura meclislerinde yahut benzeri yetkili mekanizmalarda görevlendirilenlerin seçimle belirlenmesi değil seçimle belirlenenlere aynı zamanda mutlak anlamda “şeriat” koyma yetkisi verilmesi. Mağrib’de yeni anayasayla parlamento her ne kadar demokratik bir düzene sokulsa da ülkenin geniş anlamda demokratik yapıya kavuştuğu söylenemez. Çünkü en üst kademede yer alan kralın seçimle değil verasetle belirlenmesi sürecek. O yüzden yeni anayasanın ülkeye monarşik demokrasi getirdiği söyleniyor.
Önceden kralın asistanı, otur dediğinde oturan, kalk dediğinde kalkan elemanı gibi çalışan başbakan yeni dönemde geniş yetkilere sahip bir şekilde yürütme mekanizmasının başına geçecek. Yürütme organları tamamen hükûmete bağlı olacak ve onun başına da başbakan geçecek. Başbakan, Bakanlar Kurulu’na başkanlık edecek ve diğer tüm bakanları tayin etme yetkisi olacak. Valileri, üst düzey devlet görevlilerini, diplomatik temsilcileri ve devletin tüm yetkili organlarında sorumlu kişileri hükûmet atayacak.
Yüksek Yargı Kurulu hükûmetten bağımsız çalışacak. Eskiden olduğu gibi Adalet bakanı ona başkanlık edemeyecek. Kurulda hukuk ve adaletle ilgilenen farklı kuruluşlardan temsilciler bulunacak. Bunların içinde insan hakları kuruluşlarının temsilcileri de olacak. Yargı mekanizması da hükûmetten bağımsız olacak.
Eski Anayasa Kurulu’nun yerine Yüksek Anayasa Mahkemesi kurulacak ve parlamentonun çıkardığı yasaların anayasaya uygunluğunu bu mahkeme soruşturacak. Alelade vatandaşların da herhangi bir yasanın anayasaya uygun olmadığı iddiasıyla Yüksek Anayasa Mahkemesi’nde dava açma hakları olacak.
Askerî ve dinî organlar doğrudan krala bağlı olacak. Bu alanda sorumlu ve yetkili kişileri tayin hakkı kralın elinde olacak. Güvenlik Kurulu’na kral başkanlık edecek. Mağrib’in Güvenlik Kurulu, Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu’na tekabül ediyor. Bilindiği üzere Türkiye’de devletin ulusal kimliği önemsendiğinden stratejik kurumların adlarının başına “milli” kelimesi eklenmiştir.
Kralın askerî sultayı elinde bulundurması güvenlik alanında, stratejik konularla ilgili tüm konularda ve projeleri onaylamada karar yetkisine de sahip olması anlamına geliyor.
Yeni anayasa ülkeye ulusal ve etnik açıdan çok kimlilik kazandırıyor. Buna bağlı olarak Berberilerin ulusal kimlikleri de resmîleştirilmiş ve Berberî diline resmî dil sıfatı verilmiş oldu.
Mağrib’in yıllardır süren ve henüz kapanmamış Batı Sahra sorunu var. Hatta uluslararası organlar ve Batı ülkelerinin çoğu Batı Sahra’yı devlet olarak tanımasa da Mağrib’den ayrı bir bölge olarak kabul ediyor. Yeni anayasayla getirilen çok kimlilik ve Berberilerin dillerine, ulusal kimliklerine ve kültürlerine resmî sıfat kazandırılması söz konusu dosyayı da kapatmayı amaçlıyor. Ancak bunun gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor.
Yeni anayasada ayrıca, etnik ve ulusal açıdan çok kimliliğin ortak kimliğe ve bu kimliğin birleştirici vasfına zarar veremeyeceği, ortak kimliğin de İslâm olduğu vurgulanıyor.
Yeni anayasanın sistemde köklü bir değişiklik gerçekleştirmediği ve siyasal çoğulculukta İslâmî harekete tanınacak imkânların tartışmalı olacağı düşünülüyor. Ancak Arap dünyasında esen rüzgâra karşı Mağrib kralı VI. Muhammed’in danışmanlarından yararlanarak kendi açısından akıllıca bir atak gerçekleştirdiği açık. Çünkü artık karşısında güçlü bir muhalefet yok. Kitlesel muhalefetin başını çekenlerin önemli bir kısmı şimdi siyasi reformların gidişatını gözlüyor ve meydanlara çıkmakta bir yarar görmüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi