Çocuk okusun diye binbir umutla uzaklara gönderiyorlar. O ise büyük şehrin havasına suyuna kapılmış, işi serseriliğe vuruyor.

Okulu asıyor, hayta hayta dolaşıyor.

Annesiyle babası, kazandıkları üç kuruşun ciddi bir kısmını ona gönderiyorlar.

Onlar her türlü güçlüğe göğüs gererken...

Dişinden tırnağından artırdıklarıyla çocuğu okutmak isterken...

Fedakârlığın kitabını yazar ve heykeli gibi dimdik dururken, başlarına gelene bakın!

***

Adam olacak, hayatını kuracak, vatana millete hizmet edecek diye büyük umutlarla gönderilen çocuk, okula ara sıra uğramakta.

Gitse bile kantinde oturuyor, derslere girmiyor.

Kafasına göre takılıyor...

Kaşarlı tost, sucuklu tost, karışık tost yiyor, çay içiyor.

Ara sıra finger püskevit yiyip, hemcinsleriyle hem de cinsi olmayanlarla fingirdeşiyor.

Okuldan atılacak haberi yok.

Atılırsa tekrar sınavlara girebilir ama kazanacağı da garanti değil.

Belli ki sorumluluğunun farkına varamamış.

***

Böyle bir duruma düşmek ister misiniz?

İstemezsiniz ama varsayım üzerinden konuşabiliriz.

Nasıl bir hayal kırıklığı yaşayacağınızı hesap edin.

Sadece hayaller kırılmaz, gönüller de kırılır, umutlar da kırılır.

İçte dışta ne varsa kırılmışken, cam çerçeve yerinde dursa ne yazar?

***

İşte CHP seçmeni şu sıra böyle bir durum içinde.

Bazıları farkında olmasalar da durum budur, vaziyet budur, hal ve gidiş budur azizim.

Altı ok'un altına mührü basarak gönderdikleri vekiller, Meclis'e gidip yemin etmiyor, göreve başlamıyorlar.

***

İçlerinden yalnızca bir kişi yemin etti...

O da biliyorsunuz "en yaşlı üye" sıfatıyla başkanlık koltuğuna oturarak hevesini almak için, babadan kalma olduğunu dokuz yüz kere söylediği frakını giymek için.

Kazara AK Parti içinde ondan yaşlı biri bulunsaydı, o zaman hepimiz görürdük onun kerrakesini.

Emin olun, öyle bir durumda CHP'nin başyazarı da kendi cemaatine uyar ve yemin etmeyenler arasında yerini alırdı.

***

Halk rahatsız Kemal Beyciğim.

Vallahi rahatsız.

Oydaşlar size "Meclis'e girmeyin" diye oy vermedi, biliyorsunuz.

Durup dururken kendinizi zora soktunuz.

Hani "yargıya saygılı olacağınızı" söylemiştiniz, "Silivri'dekileri sembolik olarak aday gösterdiğinizi" ifade etmiştiniz ya...

İşte o sözlerinize biz de inanmıştık, size oy verenler de.

***

Hadi bizi bir kenara bırakın ama oydaşlarınızın hatırı yok mu, üzerinizde hakları yok mu?

On bir milyon oyu siz marketten almadınız; bunun bir anlamı olmalı.

Bu lüzumsuz inadı sürdürürseniz, 80 ilden Ankara'ya doğru bir yürüyüş başlayabilir.

Oydaşlarınız size hesap sormak için sandık zamanını beklemeye tahammül göstermeyebilir